Merhaba 'lerim.
Hız kesmeden serimizin ateşli ama bana göre en ateşli adamının hikayesini okudum.
İlk defa çevrilmiş bir kitapta eğlendiğimi, epsirilerine güldüğümü itiraf etmeliyim.
Çünkü onlarla mizah anlayışım arasında normal şartlarda uçurum kadar fark oluyor.
Logan, üzümlü kekim sürekli işleri batırdığını söylediği anlarda çok tatlıydı.
Eridim.
Grace, sağlam kızım kaptın muhteşem adamı.
Söylenecek çok da bir şey bulamıyorum.
Ben çok sevdim Logan'ı.
Türünü sevenlerin de seveceğine eminim.
Konusundan bahsedeyim;
Logan, tıpkı Garret gibi hokey oyuncusu.
Sürekli oyunlar ve partiler dışında hayatında normal seyreden hiç bir şey yoktur.
En çok da babasının vahim durumu ve gelecek kaygısı onu içten içe bitirirken bir akşam bir partiye gitmek için hem yanlış adres hem de yanlış odayı bulmuştur.
Parti için geldiği adreste tanıştığı Grace ile film izlemek şansına düşmüştür.
Film bittikten sonra ikili yakınlaşıp da Logan bir terslik olduğunu anladığında oradan ayrılmıştı.
Ama kafasına takılan kendisini eksik hissetmesini sağlayan o tersliği düzeltmekte kararlıydı.
O tersliği tam da karar verdiği şekilde düzeltmiş ama ardından daha büyük bir hatanın fitilini ateşlemişti.
Tam anlamıyla batırmıştı.
Bu hata Grace'i fazlasıyla kırmış ve kızdırmıştı.
Bu da Logan'ın Hannah'a olan takıntılığının aslında farklı bir boyutta olmasını anlamasını sağlamıştı.
Ama Grace çoktan Logan'ın defterini dürmüş gibi görünse de o John Logan'dı dostum.
Onun kitabında kaybetmek yoktu.