Herkese merhaba harika bir kitap önerisi ile geldim.
Tom Sherbourne, Çanakkale Savaşı'nda acı dolu dört yıl geçirdikten sonra Avustralya' ya döner ve kıyıdan yarım gün uzaklıkta yer alan Janus kayasında ki deniz fenerinde bakıcı olarak çalışmaya başlar. Genç, cesur ve sevgi dolu karısı İsabel'le evlilikleri ikisinin de kafasında ki gürültüyü susturup yıldızlar, dalgalar ve rüzgarın sesinden başka hiçbir şeyin olmadığı iki kişilik dünyalarında huzur bulmalarını sağlar..
Bir gün, üç yılın ve üç düşüğün ardından, karısı bir bebeğin ağlamalarını duyar. Dalgalar, içinde genç bir adamın cesedi ile birkaç aylık bir bebeğin olduğu bir tekne getirmiştir. Çoçuk özlemiyle dolu İsabel dualarının Tanrı tarafından kabul edildiğini düşünür. Yüreklerinin sesini dinleyip bebeği sahiplenmeye ve bundan kimseye bahsetmeye karar verirler. Yıllar sonra gerçekler ortaya çıkmaya başlayınca aldıkları kararın hiç beklemedikleri sonuçları olduğunu anlarlar..
....
Kitabı okurken paramparça oldum, hangi karaktere daha çok üzülsem bilemedim. Fazla detaya giremiyorum spoi vermiş olurum, ama aslında söyleyecek çok şey var. Kitaptaki her karakterin ayrı bir üzüntüsü oluyor içinizde, her biri kalbinize dokunuyor. Kitabı bitirdikten sonra hemen filmini izledim ve aynı duyguları tekrar yaşadım biraz ağır bir film olmasına rağmen hiç sıkılmadım. Aksine ağladım, üzüldüm ve içim buruk şekilde bitirdim. Mutlaka alın ve okuyun sonra da filmini izleyin ne demek istediğimi anlayacaksınız