Gerçekten istediğim bir işi, bir projeyi, bir ideali ya da bir insanı bulursam, bütün dünyaya bağımlı duruma gelirim. Her şeyin diğer şeylerle bir bağlantısı var. Birbirimize öyle sıkı bağlıyız ki! Bir ağın içindeyiz hepimiz. O ağ bekliyor. Ve hepimiz onun içine bir tek arzu nedeniyle itiliyoruz. Sen bir şey istiyorsun, o şey senin için değerli oluyor. Onu senin elinden kapmak için bekleyenler kim, biliyor musun? Bilemezsin. Belki çok karışık, çok uzaklarda olabilir, ama birileri onu kapmak için hazır bekliyor. Ve sen de onların hepsinden korkuyorsun.
Özenti uygarlığımızla ilgili o kibirli kavramlarımızı unutup, vahşilerin bizden önce neler bildiğini hatırlasak, hepimiz çok daha iyi durumda olurduk. Onlar annelerine saygı gösterirdi.
"Benim için yaptığın bu evi bu kadar çok sevmeme sebep olan şey ne?" Roark da ona, "Bir evin de bir insan gibi bütünlüğü, dürüstlüğü olabiliyor," diyordu. "Ama o da insandaki kadar seyrek oluyor."
"Neden söz ettiğini anlayamıyorum."
"Tabii anlamıyorsun. O da benim avantajım. Ben bu sözleri her gün herkesin önünde söyleyip duruyorum, hiç kimse neden söz ettiğimi anlayamıyor."
"İnsanlar öyle çok yanılgılara düşerler ki! Örneğin şu eski slogan: Böl ve yönet. Tabii onun da uygulanabildiği yerler var. Ama 21. yüzyıl, çok daha güçlü bir formülün keşfini getirdi: Birleştir ve yönet."
Karmaşık bir makine bizim toplumumuz... Parmaklarını bir noktaya bastığın anda... makinenin ağırlık merkezi olan noktaya dokunduğun anda... ne var ne yoksa hepsini değersiz bir hurda yığınına çevirebilirsin.