"Yapraklar sarkık durumda, güneşte titreşiyorlardı. Yeşil değildiler. O yaprak selinin arasında ancak tek tük yeşil, birer damla gibi parıldıyordu. Bu yeşil yapraklar da öyle parlaktı ki, göz kamaştırıyorlardı. Geri kalanı renk değil, bir ışıktı. Ateşin metal üzerindeki maddesiydi. Kenarları olmayan canlı bir kıvılcım. Sanki koca ormanın üstüne, yavaş yavaş kaynayarak bu rengi oluşturan bir örtü serilmişti. Bu yeşil, birer küçük kabarcık halinde dipten yükseliyordu. İlkbaharın sıkıştırılmış özü. Ağaçlar patikanın üzerine doğru eğilerek birbiriyle buluşuyor, dalların kıpırdamasından ötürü yerdeki ışık benekleri hareket ediyordu. Bilinçli bir okşayış gibi. Genç adam içinden, keşke ölmesem, dedi."
"Serbest irade diye bir şey olamayacağına, çünkü insanların yaratıcı dürtülerinin de her şey gibi, içinde yaşadıkları çağın ekonomik yapısı tarafından saptandığına işaret ediyordu."
"Her insan kendi anlamını,biçimini ve amacını yaratır. Başkalarının neler yaptığı neden bu kadar önemli oluyor? Sırf kendinizin değil diye neden kutsal sayılıyor?Neden sizin dışınızdaki herkes haklı oluyor da bir tek siz olamıyorsunuz? Neden başkalarının sayısı gerçeğin yerini alabiliyor? Gerçek neden yalnızca aritmetik meselesi oluyor,onda da yalnızca toplama işlemi oluyor? Neden her şey eğilip bükülüp mantık dışına çıkarılarak başka şeylere uydurulmaya çalışılıyor? Bir nedeni olmalı. Bilmiyorum. Hiçbir zaman bilemedim.Anlamak isterdim."
-Sizinki acı çekme
-Acı çekme mi? Bunu belli ettiğimin farkında değildim.
-Belli etmediniz. Ben de bunu demek istiyorum. Mutlu bir insan, acıya karşı asla bu kadar bağışık olamaz.
Bizim irademiz, benimsenmeyenlerin, unutulanların, baskı altında kalanların iradesi, ortak bir inanç ve ortak bir amaçla bizi birbirimize sağlam bir kaya gibi kaynaştıracak
Şu an, her bir kişinin kendi benliğini koskoca bir akıntının içine katıp, yükselen o dalgaya bırakması anıdır. O kabaran dalga hepimizi, isteyeni istemeyeni de kapıp geleceğe doğru sürükleyecektir. (...) Biz de çağrıyı dinleyelim. Örgütlenelim kardeşlerim. Örgütlenelim. Örgütlenelim. Örgütlenelim.
Değişim evrenin birinci ilkesidir. her şey değişir. Mevsimler de, yapraklar da, çiçekler de, kuşlar da, ahlak anlayışları da, insanlar da, binalar da. Diyalektik süreç bu...
Hile yapan, yalan söyleyen, ama görünüşte saygınmış gibi davranan adam. O aslında kendisinin namussuz olduğunu biliyor, ama başkaları onu namuslu sandığı için, çevreden bir saygı topluyor, oradan kendine elden düşme bir öz saygı çıkarıyor.