Hayatın sürekli kendisini yenileyen o sonsuz mucizelerinden birine yakın hissetti kendisini; bu mucize, çocukların kadınlardaki iyiliği, şefkati, fedakarlığı ortaya çıkarması ve sonrasında bu duyguların kadınlardan çocuklarına geçmesiydi; kadından çocuğa, çocuktan tekrar kadına geçen, hiç kesilmeyen, sürekli devam eden bir döngü; böylece kadın kendi çocukluğunu asla kaybetmiyor, aksine iki kez yaşıyordu, hem kendi içinde hem de karşılaştığı her insanda yaşıyordu.
Sabahın kızıl ışıkları pencerelere vuruyor, fakat ressamı aydınlatmıyordu, çünkü yeni bir günün özlemini duymuyordu; yıllardır yaşadığı, mucizelerinin kendisine değdiği, ancak tam aydınlatamadığı hayatın özlemini duymuyordu.
Sayfa 73 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yukarıya kadar tırmanıp cesurca son adımı atarken birdenbire yanlış yola girdiğini düşünüp korkuya kapılmak, ileriye doğru birkaç kolay adımı atacak gücü kaybetmek kadar korkunç bir şey yoktur hayatta.
Hayatımız, bizi bir araya getiren ya da ayıran dış olaylardan daha derin bir akışa sahiptir; hayatın derin büyüsü sadece duygulara ulaşabilir, biz onu yönettiğimize inansak da duyulara ya da kadere hükmedemeyiz.