Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Modern Zamanda Kendini Bulmak

Hayatın Satır Araları

Mahmud Erol Kılıç

En Beğenilen Hayatın Satır Araları Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Hayatın Satır Araları sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Hayatın Satır Araları kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ölümü merkezde tutarak hayatı algılamak bir zihniyet meselesi; "rabıta-i mevt" deniyor buna. Hayatın dışına itmek değil, ölümü hayatın içinde tutmak. Modern zihnin anlamakta zorlandığı, dahası "korkunç" olarak işaretlediği bir şey... Halbuki ne kadar yanılıyor; ölümü düşünerek yaşamak değil, o yokmuş gibi yaşamak korkunç!
Sayfa 156
Mevlânâ, bir şair olma çabası içinde değil, maruz kaldığı mananın dili olur sadece.
Sayfa 156Kitabı okudu
Reklam
Tıp fakültesini kazanmakla sınırlı bir hekimlik eğitimi olamaz. Ve tıp eğitimi, sadece meslek edinmek için düşünülemez. Olay esasta manevidir. Büyük hekim İbn Sina; "Cerrahlık dediğiniz eğitimi üç ayda öğrendim, ama otuz yıldır hekimlik eğitimim devam ediyor" diyor. Tıp eğitimini Allah'ın Şafi, mimarlığı Musavvir ismiyle karşılamanın inceliğini fark etmek lazım. Eğitimin hepsini Cemal içinde görmek, böyle karşılamak ve sonuç itibarıyla Cemal'e dönüşmek... Mimar Sinan'ın mimarisi, Itri'nin müziği biraz böyledir.
İki kere de olmak lazım; İlk önce bedenen doğmak, sonra bedenden geçip mana âlemine doğmak...
Sayfa 120Kitabı okudu
Şimdikilerdeki öğretmen-öğrenci birlikteliği , iradı ve arzuyla oluşmuyor; birbirlerine mecbur iki tutuklu gibiler . İstenerek yapılan bir şey değil öğretmenlik, öğrencilik de öyle …
"Yunus öldü diye sala verirler, Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez."
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
"Seni Allah'a ulaştıracak ipucu sensin, kendini bil! Sen bir numunesin; varlığın hakikati sende şifrelenmiş." Bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler bu hususun anlaşılmasını kolaylaştırmış. Çok küçük çipler var mesela; binlerce resim, bilgi ve müziği hafızasında tutabiliyorlar. Çipin kendisi mikro, ama içerdiği şey makro... Arifler de insanı böyle okuyor; kainatın küçültülmüş hali diyorlar ona. İnsan, zübde-i alem; alem, insanın açılımı... İnsan, kainatın sırrı; Allah'ın, isimlerinin tecelli ettiği, zahir olduğu...
Kanden gelir yolun senin Ya kande varır menzilin Nerden gelip gittiğini Anlamayan hayvan imiş
Niyâzî-i Mısrî
Niyâzî-i Mısrî
Sayfa 171Kitabı okudu
Toplum, çoğul olan demek; her inançtan, dilden, kültürden insan... Sosyoloji, farklılıkların iç içe geçmesinden neşet ediyor. Dolayısıyla bu bir sözleşmeye işarettir. Hz. Peygamber'in Medine Vesikası bu anlama geliyor. Tek düşünce ve inancın topluma dayatılması değil, toplum neyi içeriyorsa bunun kendine yer bulduğu bir anlaşma Medine Vesikası...
Sayfa 144Kitabı okudu
Sema dinlemek demektir. Mevlânâ daha iyi duyabilmek için sema ederdi. Ananevi öğretide kelam kulaktan alınır. Buna “Dölleyici Kelam” (Logos Spermekos) denir. Sonra kalbe intikal eder. Kalp rahimdir. Orada döllenme olur ve veled-i kalp doğar. Yakîn bilgisi böyle oluşur, açığa çıkar. Bilgi ve hikmet sende doğandır. Doğum yapmamış kimseler başkalarının çocuklarını çalarlar.
Reklam
Düşen Erkek - Kaybeden Kadın
Bugün olmayan budur! Erkek ruhen çöktüğü için kaba kuvvetine sığınarak boşluğunu doldurmaya çalışıyor. "Bilge" de olan "güçlü" erkek gitmiş, bilge olmayan güçlü bir erkek gelmiş. Otorite olamadığı için diktatör olan bir erkek! Bu haliyle kadına gittiğinden, kadın korunma güdüsüyle bir yarış içinde buluyor kendini. Bu erkeğin araçlarını edinerek erkekle eşitlenmek istiyor. Döngü uzuyor; erkek kendine benzer bir kadınla karşılaşmaya başladığı için artık sevemiyor. Kadın sevgili olmaktan çıkıp mücadele edilen bir rakip oluyor. Bilgelik tarafı kalmadığından, erkek bedenine başvuruyor; kaba kuvvetle kadın üzerindeki hakimiyetini koruyor. Erkek kabalaşarak düşerken, kadın erkekle benzeşerek kaybediyor.
Sayfa 105
Dil bir araç, ama her şey demek değil, her zaman, başka türlü de anlaşılabiliyor. Hz. Mevlana, "Aynı gönlü paylaşmak aynı dili konuşmaktan evladır." der.
sufi
Modern eğitim, acılardan soyutlanmış bir hayat öngörüyor. Varlığın, dolayısıyla hayatın bütünüyle barışık değil, onunla kavgalı. Hastalığı, yaşlılığı hatta ölümü ortadan kaldırmak istiyor; hayat anlaşılacak ve yaşanacak değil; kavga edilecek, üstesinden gelinecek bir şey. Hayatın acı, ağrı, hastalık tarafı bir günah gibi karşılanıyor. Acının, ağrının, hastalığın hayata ne söylediği, dahası ne kattığı önemsenmediğinden, bunlardan uzak bir hayat inşasına gidiliyor. Modern eğitime dahil olanlar da bu şekilde görme ve yaşamaya alışıyor. Ama acı, ağrı, hastalık, yaşlılık ve ölüm var olmaya devam ediyor. Hayatın bu tarafının eğitimini alamayan "nahoş" bir şeyle karşılaştığında öylece kalıyor, hayat kendisine zehir oluyor. Bunalım, depresyon, bir yığın psikolojik tedavi seansı, ilaç, hap...
Doğar doğmaz yaşlanmaya başlarız, yaşlandığımız için değil, doğduğumuz için ölürüz. Modern algı, yaşlanmayı bir kayıp görüyor. Hâlbuki yaşlandıkça, bedenin tesiri azaldıkça ruh açığa çıkar. Bu bir paradoks; insanda, bedenin güçten düşmesi nispetinde manevi taraf belirgin oluyor.
600 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.