Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

En Eski Hep Eve Gönderileri

En Eski Hep Eve kitaplarını, en eski Hep Eve sözleri ve alıntılarını, en eski Hep Eve yazarlarını, en eski Hep Eve yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
200 syf.
8/10 puan verdi
Okurken keyif aldığım, çoğu yerde durup düşündüğüm hoş öykülerdi. İnsan bazen oluyor durmak istiyor, sürekli akıp giden hayata bir mola vermek istiyor. Bazen uzaklara gitmek istiyor, evinden kaçmak istiyor. Peki nedir ev? Ev somut bir kavram olmaktan çok, içimizde taşıdığımız bir kavram mıdır? Nereye gidersek gidelim, ne kadar kaçarsak kaçalım hep en sonunda aynı yerde mi buluruz kendimizi? Aslında kaçmak istemiş miydik diye düşünür müyüz sonra da? Öyleymiş galiba. Öyle düşündürüyor kitap.
Hep Eve
Hep EveHenrietta Rose İnnes · Yüz Yayınları · 201680 okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
15 eve dönüş hikayesinden oluşuyor kitap. Farklı karakterlerin seçimleri ve hayatlarının şekillenmesini anlatmış Güney Afrikalı yazar. Ve bunu yaparken sürpriz sonlara ve akıcı şiirsel bir anlatıma yer vermiş. Beni en çok etkileyen hikayeler; "Hep Eve Çalışma Sürüyor Leopar Kapanı Yanan Binalar " oldu. Farklılık arıyorsanız mutlaka okumalısınız!
Hep Eve
Hep EveHenrietta Rose İnnes · Yüz Yayınları · 201680 okunma
Reklam
200 syf.
·
Puan vermedi
#okudumbitti #kitapyorumu Hep Eve, kahramanlarının sürekli kendi içlerine ya da yaşam alanlarına döndüklerini konu alan öykülerden oluşuyor. En çok Zehir isimli öyküyü sevdim ama temelde beni sarıp sarmalayan bir okuma süreci yaşamadım. Arka kapağına baktığım zaman uzun uzadıya yorumlar döktüreceğimi sanmıştım ama yanılmışım. Olmadı bu defa. Belki ileride yeniden karşılaşırız Rose-Innes
Hep Eve
Hep EveHenrietta Rose İnnes · Yüz Yayınları · 201680 okunma
“Cumartesileri neredeyse kütüphanenin dışında gerçek bir dünya olduğunu, bu kitapların o dünyanın gölgesinden, yansımasından ibaret olduğunu unuttuğu anlar olurdu.”
Sayfa 37
En kötüsü salıncağa artık sığmadığını fark etmek :/
“Küçük bir kızken hayran olduğu Kirstenbosch’un eğimli çayırlarına benziyorlardı. Bir kütük gibi tepeden aşağı yuvarlanırken annesiyle babasını bekletir, kolları ve bacakları kızarıp başı dönene dek durmak bilmezdi. Aynı şeyi daha sonra büyüyünce de denemiş ama çocuk gibi oyun oynayan bir öğrenci olarak tek hissettiği şey mide bulantısı olmuştu. Parklardaki salıncaklar için de aynı şey geçerliydi - çocuklukta salıncak keyif verir, büyüyüp belli bir yaşa gelince birdenbire mide bulandırıcı olurdu. Araba lastiğinden koltuklara sığmaz olduğunuzu da aynı yaşlarda fark ederdiniz. Serbest uçuş, baş dönmesi, delice heyecanlanmak... İnsan bunları istemekten ne zaman vazgeçerdi?”
Sayfa 58
“Ne var ki şehirde? Açgözlülük ve keder var, o kadar. Açgözlülük ve keder.”
Sayfa 86
Reklam
"...bazen de,mutluluk içinde cam bir örtüden düşüyor,mücevherlerden bir bulut onu yakalamak için yükseliyordu.Bazı rüyaları da düştüğünde başlıyor,parçalanmış kristallerden bir yığının üzerinde,üstü başı cam kırıklarıyla kaplı oluyor."
İnsanlar hep dinginliğimle ilgili yorumlar yapar.Oysa çoğu zaman içimde sükûnet yoktur,hem de hiç,özellikle de geç akşam vakitlerinin kavurucu ışığı altındayken.
Sayfa 159Kitabı okudu
Asla kesişmeyecek yörüngelerde kısılmışız çünkü.
Sayfa 163Kitabı okudu
Yıldızların arasındaki boşlukların hiçbir deseni olmamasını seviyordu, sudan daha yumuşak, sadece sonsuz bir derinlik.
Sayfa 182Kitabı okudu
Reklam
Berrak gökler görmek istiyordu, tatlı kokulu bir bozkır. Eğer gözlerini kapatırsa bir kurbağanın sesini duyabilirdi...
Sayfa 183Kitabı okudu
200 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Hayata, sıradan bir mola. Kitabı ilk elime aldığımda ve arka kapağında yazanları okuduğumda, özellikle öyküler için ‘müthiş, muhteşem’ yazılarını gördüğümde büyük bir beklenti ile kitabı okumaya başladım. Sonuç: Güzel öyküler ama beklentimin altında. Yazarımız Henrietta Rose-Innes, arkeoloji ve biyoloji bölümlerini bitirdikten sonra yaratıcı yazarlık alanında yüksek lisans yapmış ve şu anda aynı alanda doktora çalışmalarını yürütüyor. İlginç bir yaşam doğrusu ama öykülerinde en etkili olan şey ise yazarımızın Güney Afrika’lı olması. Çünkü kitaptaki 15 öykünün birçoğunda mekan Cape Town şehri. Bu sebeple öykülerinde Güney Afrika’ya özgü göndermeler/incelikler ve motifler varsa fark etmemiz zor. Yazarımız aynı zamanda kitabın son öyküsü olan “Zehir” öyküsüyle HSCP/PEN Edebiyat ödülünü kazanmış. Evet bu öykü gerçekten güzeldi. Peki yazarın öykücülüğü nasıl? Hayatın içinden rastgele bir kesiti alıyor, sıradan olayları, öykünün içine kişilik tahlillerini de serpiştirerek, siz devamında ne olacak diye düşünürken sıradan bir şekilde öyküyü bitiriveriyor. Bazı öyküleri ise bilim kurgu tadında. Bu benim sevdiğim/sevebildiğim bir tarz: Hayatta pek rastlamayacak olsak bile sizi başka bir yere götürecek kadar argüman barındıran, okuması kolay ancak ekstrem duygular hissettirmeyen öyküler. Kitabın beklentimin altında kalması ise kitabın arka kapağını ve bu kitabı Stefan Zweig’ın bir öyküsünü(Amok Koşucusu’ydu) okuduktan sonra okumam oldu.
Hep Eve
Hep EveHenrietta Rose İnnes · Yüz Yayınları · 201680 okunma
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.