En Yeni Heybeliada'da Tanrı ve Adam Sözleri ve Alıntıları
En Yeni Heybeliada'da Tanrı ve Adam sözleri ve alıntılarını, en yeni Heybeliada'da Tanrı ve Adam kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
''- Sana bir şey daha soracağım: Sana verilmiş, yaşamın ta kendisi olan ve en önemli armağanı... erkeklik tohumunu ne yaptın.? Onu haz ve yaratıcılık arzularıyla dolu hangi dişiye aktardın.? Onu, yaratılmış olmanın ve yaratıcılığın temel öğesi olan, sevgi-aşk-sevişme-yaratma dörtgenine harcadın mı.? Yoksa, o tanrısal hazzı üstünden geçen mermilerden korunmak ve de karşındaki Sen'i yok etmek için fırsat kolladığın o pis fare lağımlarında miskincesine kendinle okşanarak çamurlara mı boşalttın.? Dişinin o çıldırtan kokusunu hiç yaşadın mı.? Sevişme denilen o gerçek kutsal törenin ardından, sevilenin çıplak karnına başını dayayıp hiç uykuya daldın mı.? ve... biraz sonra uyandığında Tanrı ile tekleşme duygusunu hiç yaşadın mı.? ve... yarı uykulu bir halde, yavaşça dudaklarını o arzudan tere batmış vücudun her tarafına gezdirdin mi.? ve... işte o zaman, sana bağış etmiş olduğu bu tarif edilmez hazlı mutluluk için Tanrı'ya şükrettin mi.? ''
Dünyada ''yaşam düzeni'' olarak bunca yalan, hoyratlık, bencillik... bunca ikiyüzlülük ve çifte standart... aşağılık ve de soytarılık... karanlıklar varken; tüm bunları kabul edecek herhangi bir tanrının varlığını düşünemiyorum...
*
K.D.
Sen ve ben
---aynıdır sevdiklerimiz,
---aynıdır korkularımız,
---aynıdır beklentilerimiz,
---aynıdır rüyalarımız,
*
Öyle ise,
---neden sevmeyiz birbirimizi.?
*
Haziran, 1999 Kriton Dinçmen
Sulh, mütareke, siyasi girişimler gibi oyunların, ileride patlayacak cinayetler zincirinin hazırlanma devrelerinden başka bir şey olmadığını siz insanlar ne zaman anlayacaksınız?
Dünyada "yaşam düzeni" olarak bunca yalan, hoyratlık, bencillik... bunca ikiyüzlülük ve çifte standart... aşağılık ve de soytarılık... karanlıklar varken; tüm bunları kabul edecek herhangi bir tanrının varlığını düşünemiyorum...
İnsan olarak yaratılmış olma gururunu, insanı insan yapan tek öğe olan kendine karşı saygınlık duygusunu ne yaptın? Neden düşünmedin? Neden kendi öz kararını kullanmadın? Ve de... çarpık düşünceler, sapık değer yargıları, çifte standartlar, ucuz faydacılık öğeleri, düşmanlık tohumları sana yerleştirilmek istendiğinde neden kendi öz kararını verip gururunun sesini dinlemedin? Neden senin insan olmanın en has itadesi olan hayır deme gücünü göstermedin?
Sen, acı çekmenin insanın insan olması süreci içindeki önemini hiç düşündün mü? Acı çekmenin, insan yaşamında bir amacın varlığının göstergesi olduğunu hiç düşündün mü? Acı çekmenin tadını hiç bildin mi? Acı çekmeyi tanrısal bir armağan olarak hiç görebildin mi?
Benim gözümde tek kutsal savas insan'ın insan olma yolunda kendisi ile vereceği savaş'tan başkası değildir... Benim kutsadığım ve benim adıma yapılmasını istediğim tek savaş ondan başkası değildir... O savaş ki, onun uğruna insan söner, yok olur... ama asla teslim olmaz.
Son'da böyle bir yargılama ile karşılaşacağımı biliyordum. Ne var ki, bu sorgulamanın bizim Ada'nın Tas Ocaklarında ve de sıradan bir sedir ağacı tarafından yapılacağını hiç beklemiyordum.
“Anlıyorum ki, cehennem ve cennet, insanın ölüme yaklaştığında tüm yaşamını gözünün önünden geçirip içtenlikle değerlendirmesinde duymakta olacağı o son ve ulu huzur veya onanmaz suçluluk duygusundan başka ne olabilir ki…”