History of Madness

Michel Foucault

History of Madness Gönderileri

History of Madness kitaplarını, History of Madness sözleri ve alıntılarını, History of Madness yazarlarını, History of Madness yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hoffmann'a göre mania ile melankolinin birliği hareket ve darbe yasalarının doğal bir sonucudur; fakat ilkeler düzeyinde tamamen me­kanik olan şey, hayatın ve hastalığın gelişmesinde diyalek­tik hale gelmektedir. Nitekim melankoli hareketsizlikle be­lirlenmektedir, yani kalınlaşan kan, beyni boğduğu yerde tıkamaktadır; akması gereken yerde durma ve ağırlığı için­ de hareketsiz kalma eğilimine girmektedir. Fakat ağırlık, hareketi yavaşlatıyorsa da, aynı zamanda, darbeyi meydana geldiği anda daha şiddetli kılmaktadır; içinden geçtiği be­yin ve damarlar daha şiddetli bir sürtünmeye uğradıkların­dan, daha çok direnç gösterme, yani sertleşme eğilimine girmektedir ve ağırlaşan kan bu sertleşme yüzünden daha güçlü bir şekilde geri gönderilmektedir; bir süre sonra mania'yı belirleyen çırpıntının içine dahil olmaktadır? Böy­lece hareketsiz bir tıkama imgesinden, kuraklık, sertlik ve canlı hareket imgelerine çok doğal bir şekilde geçilmiştir ve bu geçiş, klasik mekanik ilkelerinin bu işlevsel birliğin gerçek düzenleyicileri olan hayali temalara olan sadakat sayesinde her an saptırıldığı, kaydırıldığı, yanlışlandığı bir bağlantı aracılığıyla gerçekleştirilmiştir.
Sayfa 406Kitabı okudu
Melankoli âlemi nemli, ağır ve soğuktur, mania âlemi ise kurudur, ateşlidir, aynı anda hem şiddet, hem de cani­likten meydana gelmiştir; duyulamayan ama kendini heryerde belli eden bir ateş her şeyi çölleştirmektedir ve nemli bir serinliğin etkisiyle, yatışmaya hazır durumdadır. Bütün bu niteliksel basitleştirmelerin gelişimi esnasında mania hem kapsamını, hem de birliğini kazanmıştır.
Sayfa 401Kitabı okudu
Reklam
Klasik Çağ boyunca mania çözümlemeleri ve bunların ge­lişmesi aynı tutarlık ilkesine boyun eğmiştir.Willis, mania ile melankoliyi terimi terimine zıtlaştırmaktadır. Melankoliğin zihni düşünce tarafından tamamen işgal edilmiştir, öylesine ki, hayal gücü boşta kalmakta ve dinlenme halinde bulunmaktadır; bunun tersine manyakta fantezi ve hayal gücü sürekli bir coşkulu düşünceler akımı tarafından işgal edilmiştir. Melankolik zihin tek bir nesne üzerinde sabitleşir ve bu düşünce ona, yalnızca ona akıldışı oranlar dayatırken, mania kavramları bozmaktadır; bunlar ya uygunluklarını kaybetmekte, ya da temsili değerleri yanlışlanmaktadır; düşünce bütünü her halükârda gerçekle olan esas ilişkisi içinde bozulmuş olmaktadır. Son olarak da, melankoliye her zaman hüzün ve korku eşlik ederken; bunun tersine manyağın refakatçileri cüret ve öfke olmak­tadır. İster mania ister melankoli söz konusu olsun, hasta­lığın nedeni her zaman hayati ruhların hareketinin içinde­dir.
Sayfa 397Kitabı okudu
XVIII. yüzyılın sonun­da hezeyansız, ama hareketsizlik, umutsuzluk, bir cins ka­ranlık durgunluk tarafından karakterize edilen delilikler kolaylıkla melankoli olarak tasnif edileceklerdir.Ve James'in Sözlük'ünde çoktan beyin kanamasıyla birlikte gö­rülen bir melankoli söz konusu edilmiştir bile; bu hastalık­ta hezeyan yoktur, hastalar "yataktan çıkmayı hiç iste­memektedir; ... ancak dostları veya onlara hizmet edenler tarafından zorlandıklarında yürümektedirler; insanlardan hiç kaçmamaktadırlar; ama kendilerine söylenenlere hiç dikkat ediyora benzememektedirler; hiç cevap vermemek­tedirler."Eğer bu vakada hareketsizlik ve sessizlik üste çıkıyor ve melankolinin teşhisini belirliyorlarsa, yalnızca bir acılığın, güçsüzlüğün, tek başına kalmaktan zevk almanın gözlendiği hastalar da vardır; bunların çırpıntıları ya­nılsama yaratmamalı ve aceleci bir mania teşhisine yer bı­rakmamalıdır; bu hastalar için de melankoli söz konusu­dur, çünkü "kalabalıktan kaçmakta, yalnız kalacakları yer­leri sevmekte ve nereye gittiklerini bilmeden dolaşmakta­dırlar; renkleri sarımtraktır, dilleri çok susamış gibi kuru, gözleri kuru, içeri kaçmış, asla gözyaşı çıkartmayan du­rumdadır; bütün gövde kuru ve yanıktır ve çehre karanlık­tır ve dehşetle, hüzünle kaplıdır."
Sayfa 396Kitabı okudu
Bundan altmış yıl kadar sonra, hayati ruhlar bilimsel açıklama alanındaki prestijlerini kaybetmişlerdir. Artık hastalıkların sırrı vücudun sıvı ve katı unsurlarından so­rulmaktadır. James tarafından İngiltere’de yayınlanan Ev­rensel Tıb Sözlüğü "Mania" maddesinde bu hastalığın ve melankolinin karşılaştırmalı bir nedenler bütününü sun­maktadır: "beynin bu türden hastalıkların makamı olduğu aşikârdır... Yaratıcı, hemen anlaşılamayan bir şekilde ol­mak üzere ruhun, zihnin, dehanın, hayal gücünün, belle­ğin ve bütün duyguların yeri olarak burayı belirlemiştir... Eğer kan ve özsular beyne yeterli miktarda gelmez ve bu­rada tekdüze bir şekilde dolaşmazlarsa, bütün bu soylu işlevler değişecek, bozulacak, zayıflayacak ve tamamen yok olacaklardır." Kalbin organizma içinde paylaştırmak için çaba gösterdiği işte bu zayıflamış akış, tıkanmış damarlar, ağır ve yüklü kandır ve bütün bu düzensizlikler melanko­liyi açıklamaktadır. Çekim, ağırlık, tıkanma, işte bütün bunlar hâlâ çözümlemeye rehberlik eden niteliklerdir. Açıklama, hastanın edasında, tavrında ve sözlerinde algıla­nan niteliklerin organizmaya aktarılması biçiminde cere­yan etmektedir.
Sayfa 394Kitabı okudu
Melankoli asla öfke durumuna gelemez, yani güçsüzlüğünün sınırlarındaki bir delilik olamaz. Bu para­doks hayati ruhlardaki gizli bozulmalardan kaynaklan­maktadır. Bu ruhlar olağan durumda ışık huzmelerinin he­define adeta hemen ulaşan hızlarına ve mutlak şeffaf­lıklarına sahiptir; fakat melankoli durumunda gece üstleri­ne binen, "karanlık, ışık geçmez, simsiyah" hale gelir; bey­ne ve zihne taşıdıkları şeylerin imgeleri "gölge ve karan­lıkla örtülür.İşte ağırlaşmışlar ve saf ışıktan çok kimyasal bir buhara yakın hale gelmişlerdir. Bu kimyasal buhar kükürtlü veya alkolik, çok asit bir cinstendir; çünkü asit nitelikli buharlarda parçacıklar hareketli ve hatta dur­maları olanaksızdır, ama faaliyetleri zayıftır, kapsamsızdır; bunlar damıtıldığında imbiğin içinde yalnızca önemsiz miktarda bir balgam kalmaktadır. Alkolik buharlar her za­man yanmaya hazır olup, çılgınlığı, sürekli ve şiddetli bir hareket içinde olan kükürtlü buharlar çılgınlığı hatırlatır­larken, asit buharlar bizzat melankolinin özelliklerine sa­hip değiller midir? Öyleyse, eğer melankolinin "biçimsel nedenini ve ona yol açan şeyleri" aramak gerekirse, bunu kandan beyne doğru yükselen ve asit ve aşındırıcı bir bu­har halinde yozlaşmış olan buharların cephesinde yapmak gerekir."
Sayfa 393Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.