Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İhlas Suresi Tefsiri

İbn-i Sina

İhlas Suresi Tefsiri Gönderileri

İhlas Suresi Tefsiri kitaplarını, İhlas Suresi Tefsiri sözleri ve alıntılarını, İhlas Suresi Tefsiri yazarlarını, İhlas Suresi Tefsiri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Yerler ve gökler Kul hüvellahu ehad sûresi üzerine tesis olunmuştur.”
İlimleri tahsil etmenin en yüce gayesi Allah Teala'nın zatını, sıfatlarını ve fiillerinin kendisinden ne şekilde sudur ettiğini bilmek olunca, bu sûre tariz ve ima yoluyla Allah Teala'nın zatıyla ilgili konuların hepsini içermektedir. Şüphe yok ki bu sebeple Kur'an'ın üçte birine denk kılınmıştır. İşte bunlar bu sûrenin esrarından vakıf olabildiklerimdir
Sayfa 54
Reklam
TEFSÎR-İ SÛRE-İ İHLÂS - İhlâs Sûresi Tefsiri ve Şerhleri
Hâtime Bu sûre-i şerifedeki hakâyık-ı âliye sûret-i icmâlide ber-vech-i âti derc-i sutûr edilir: “Hüve” tabirinden başka bir sûretle ifade edilemeyen ve hüve’den baş- ka bir ismi olmayan hüviyet-i mahza’ya işaretten sonra bu hakikat akre- bu’l-levâzım olan ve beyan olunduğu üzere tarif ve tavzîhte en kuvvetli olan ulûhiyetle takip olunup badehu
Velem yekun lehû küfüven ehad
Kendisi bir mislinden ve bir misli dahi kendinde mütevellid olmadığı beyan buyurulduğu gibi bu âyet-i kerîmede hiçbir kimsenin kendisinin küfüvü olmadığı îrad ve ityân kılındı. Küfüv olmak, kuvvet-i vücûdda bir şeyin diğer şeye müsâvî olmasıdır ki bu da mahiyet-i nev‘iye veya vücûb-i vücûdda yekdiğerlerine müsavi olmak ihtimallerini hâvîdir. Mahiyet-i nev‘iyedeki müsavâtı ve “lem yelid ve lem yûled” kavl-i celîli iptal eyler. Çünkü -mirâren arz olunduğu vech üzere- “mahiyeti kendiyle gayrı arasında müşterek olan”ın vücûdu maddî olmak icab eder ki bu da gayrıdan tevellüdü muktezi idi. Lâkin hüviyet-i mutlaka-i ilâhiye, gayrdan mütevellid olmadığı için mahiyet-i nev‘iyede müsavisi yoktur. İhtimal-i sânî, vücûb-i vücûd idi ki bu da mahiyet-i cinsiyedeki iştirak demektir. Bu âyet-i kerîme bunu da cerh ve iptal eyler. Zira kıyas-ı hul- fî ile mahiyet-i cinsiyede iştiraki kabul olunsa cinsin faslı istilzâmından dolayı cinsi olduğu gibi faslı dahi olması, yani “ümm” mesabesinde olan cinsi ve “eb” mesabesinde bulunan (veled’in eb’e olan intisabı daha kavî olmakla eb’in bu babda asaleti vardır; bunun için “eb”, fasl itibar olunup “ümm”, cinsi mesabesinde kalmıştır) faslın izdivacından mütevellid bu- lunması lâzım gelir. Hâlbuki kimse tarafından îlâd olunmuş değildir; yani vâcibu’l-vücûd’dur. Maamâfih sûre-i şerifenin evvelindeki icra edilen tahkikâttan mahiyet-i mebde-i evvel’in “li-zâtihi hüve hüve” olduğu sabit olmuş olduğundan cins ve faslın izdivacından tevellüdü bu sûretle de men‘ olunmuştur.
İhlas Tefsiri
Lem yelid ve lem yûled Hüviyet-i ilâhiye’nin kâffe-i mahlûkatı îcad ve cemî‘ mahiyâtta ifâza-i vücûd mânâsına olan ulûhiyeti muktezi olmasıyla kendisinin bir misl’ine dahi ifâza-i vücûd eyleyip onun vâlidi olması tevehhüm edilmiş olmakla Hak Teâlâ hazretleri bu zehâb-ı bâtılı def‘ için “lem yelid” kavl-i celîliyle kendisinde[n] bir misl’in tevellüd etmeyeceğini beyan buyurdular. Çünkü kendisinden bir misl’i tevlîd edenler mahiyette o misl ile müşterektir. (Zira mislen nev‘ide mümâselet, şahsiyetin onda iştirâkiyle olur.) Ve bu sûretle mahiyet-i müşterekesi olanların teşahhusâtı dahi maddî ol- mak veyahut madde ile alâkası bulunmakla olur ki bundan da maddiyyâtın veyahut madde ile alâkadar olanların gayrısından mütevellid olacağı sabit olur. Ve şu hâlde takdir-i kelâm, “Doğurmadı çünkü doğurulmadı” hâlinde bu- lunur. (Yani ne kimse kendisinin pederi ve ne kendi kimsenin pederi değildir.) Doğurmamasına doğurulmamış olması illet olarak îrad olunmuş ise de in‘ikâsen doğurulmamış olmasına bir delil aranılmak mümkün olmakla bu yoldaki vârid olacak bir suâl-i mukaddere cevab olarak deriz ki: Sûre-i şeri- fede buna da işaret-i kâfiye vardır. Yukarıda “samed” lafz-ı şerîfinin tefsirin- de zikrolunduğu üzere cevf ve batnı olmamak ve mahiyeti bulunmamakla zâtındaki cihet ve itibarı ancak vücudundan ibaret olduğu, yanî zâtı ayn-ı vücûdu bulunduğu, daha doğrusu gayrdan gayr-ı mütevellid bulunması vâcib olduğu için ibtida sûre-i şerifede “hüve” buyurulup buna işaret edil- miş ve bu mahiyetin gayrdan müstefad olmayıp li-zâtihi hüve hüve olduğu üslûb-i diğer ile ifade olunmuş idi.
Allahu’s-samed “Samed” lügatta iki sûretle tefsir olunmuştur: 1. Lâ cevfe lehû (boşluğu olmayan); 2. Umûr-i mühimmede kendisine müracaat olunan zât-ı celî- lu’l-kadr’dir. Birinci tefsire göre mânâsı selbîdir ki nefy-i mahiyete işarettir. [Nefyo- lunan bu mahiyet gayra müteallik olan mahiyettir.] Çünkü “mahiyeti-ol- mayan”ın mahiyetten ibaret olan cevf ve batnı dahi olmayacağı tabiidir. Bâtını olmadığı hâlde mevcud bulunan zâtındaki cihet ve itibarı ancak vücududur. Vücuddan başka itibar ve ciheti olmayan yani min haysu hüve hüve vü- cuddan ibaret olan ise gayr-ı kâbil-i ‘ademdir. Bundan da samed-i hakîkînin kâffe-i vücûhtan mutlak vâcibu’l-vücûd olduğu mantıken istintac olunur. İkinci tefsire nazaran mânâ selbî olmayıp izafîdir. Bu da kâffe-i mah- lukât için zât-ı ulûhiyetin seyyid-i küll olmasıdır. Âyet-i kerîmeden bu iki mânânın irade edilmesi de muhtemeldir.* Bu hâlde âyet-i kerîme’nin mânâ-yı münîfi, “İlah böyle olandır, yani ulûhiyet şu selb u icabın mecmû‘undan ibarettir” siyakında olmuş olur. * İbn Sînâ’nın bu kelamı kendisi Hanefiyyu’l-mezheb olmakla umûm-i müştereke binaendir.
Reklam
TEFSÎR-İ SÛRE-İ İHLÂS -
“Ehad” vahdette mübâlağadır ve bu hususta mübâlağa-i tâmme dahi haddu’l-gayeye vüsul ile olur. Çünkü “vâhid” za‘f ve şiddet itibariyle mânâ- sı efradında derece-i müsaviyede olmayan bir küllî-i müşekkek olmakla “hiçbir vechile kâbil-i taksim olmayan”ın, “bir vecihten taksimi mümkün olan”dan daha ziyade vâhidiyetle tavsifi evlâ olduğu gibi, “inkisam-ı aklî ile taksim edilebilen” dahi, “hissen taksim edilen”den daha çok bu sıfatla tav- sif olunmaya ehakk ve elyaktır. “Hissen taksimi mümkün olup da taksimi henüz kuvveden fiile çıkarılmamış olan” dahi, “bilfiil taksim edilmiş olan şey”den daha ziyade bu tavsife müstahaktır.
56 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Ahmed Hamdi Akseki'nin bu tercümesinde, İbn-i Sina'nın İhlas suresini tefsiri için, "Bu tefsiri gördükten sonra insan Kur'an'ın en kısa bir ayetinin dahi niçin tanzir edilememiş ve edilemeyecek olduğunu anlamakta güçlük çekmez...." denilmiştir. Bir kaç gün önce Elmalılı'nın İhlas suresini tefsirine başlamıştım. Bir yerde İbn-i Sina'dan bahsedince , önce onu okumalıyım dedim. Çok güzel bir tefsir olmuş.Bunu şu yüzden söylüyorum: Az sözle çok şey ifade etmenin zorluğunu biliyorum. Ve onun çok sevdiğim bir sözü de burada vucud bulmuş: Sözün güzelliği kısalığındadır. İbn-i Sina neredeyse kelime meali şeklinde bir "tefsir" yapabilmiş. Bence bu çok müthiş bir yetenek. Şöyle de diyebiliriz: O kadar emin ki ifade ettiği olaydan, çok çok net anlatabilmiş. Ben çok beğendim. Bir kaç yerde dilinin ağır olduğu ile ilgili bir şeyler okumuştum. Asla değil. Şöyle söyleyeyim, bunu Akseki tercüme etmiş; Elmalılı tefsiri daha ağdalı. Net. Kitabın hatimesinde İhlas suresi için, "İlimleri tahsil etmenin en yüce gayesi, Allah Teala'nın zatını, sıfatlarını ve fiillerinin kendisinden ne şekilde sudur ettiğini bilmek olunca, bu sure tariz ve ima yoluyla Allah Teala'nın zatı ile ilgili konuların hepsini içermektedir. Şüphe yok ki bu sebeple Kur'an'ın üçte birine denk kılınmıştır. İşte bunlar bu surenin esrarından vakıf olabildiklerimdir. Risale tamam oldu." demiştir.
İhlas Suresi Tefsiri
İhlas Suresi Tefsiriİbn-i Sina · Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları · 201468 okunma
İlimleri tahsil etmenin en yüce gayesi, Allah Teala'nın zatını l, sıfatlarını ve fiillerinin kendisinden ne şekilde sudur ettiğini bilmek olunca, bu sure tariz ve ima yoluyla Allah Teala'nın zatı ile ilgili konuların hepsini içermektedir. Şüphe yok ki bu sebeple Kur'an'ın üçte birine denk kılınmıştır. İşte bunlar bu surenin esrarından vakıf olabildiklerimdir. Risale tamam oldu.
Bir şeyin mahiyeti lazımlarından biri ile tarif edilmek istenildiğinde lazım O mahiyete ne kadar yakın ise tarif de o derece muhkem, vazıh ve kuvvetli olur.
Reklam
Belki de O'nun zatı ancak hüveden ibaret olup başka değildir.
"Bu tefsiri gördükten sonra insan Kur'an'ın en kısa bir ayetinin dahi niçin tanzir edilememiş ve edilemeyecek olduğunu anlamakta güçlük çekmez...."
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.