Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hellenistik Dönem Felsefesi Epikurosçular Stoacılar Septikler

İlkçağ Felsefe Tarihi 4

Ahmet Arslan

İlkçağ Felsefe Tarihi 4 Gönderileri

İlkçağ Felsefe Tarihi 4 kitaplarını, İlkçağ Felsefe Tarihi 4 sözleri ve alıntılarını, İlkçağ Felsefe Tarihi 4 yazarlarını, İlkçağ Felsefe Tarihi 4 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Son dönem Septiklerden Piron ile Ai­nesidemos der ki;
Mutlu, huzurlu bir hayat şeylerin özü, doğası hak­kında sağlam bilgiye değil, insan bilgisinin sınırlılığı hakkında doğru bilince dayanır. Gerçek bilgelik budur ve gerçek mutluluk yani sakin, huzurlu, endişesiz bir hayat ancak bu gerçek bilgeliğin sonucu olarak ortaya çıkabilir. *****
Sayfa 551 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Arkesilaos
"Mutluluğa bilgelik sayesinde erişilir ve bilgelik doğru ey­lemlerden ibarettir. Doğru bir eylem ise yapıldığında akla uygun bir savunması (justification) verilebilen eylemdir. Dolayısıyla 'akla uygun olan'a (the reasonable) ulaşan, doğru eylemde bulunacak ve mutlu olacaktır.
Sayfa 488 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Bilenle bilmeyen bir olur mu hiç!
Sokrates gerçekten insani olan bir hayat, iyi hayat­la ilgili olarak insanların sahip olduklarını iddia ettikleri bilgilerin ge­çerliliğinden şüphelenmektedir. Ama bir yandan da bu bilgilerin gerek­liliğine, hatta doğru, mutlu bir insani hayat için zorunluluğuna inan­maktadır.
Sayfa 481 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Sokrates; Eğer tek bir şey biliyorsam, o, hiçbir şey bilmediğimdir.
S0KRATES'İ, ONDAN ÖNCE DEMOKRi­TOS'U, ANAKSAGORAS'I , EMPEDOKLES'İ VE HEMEN HEMEN TÜM ESKİ FİLOZOFLARI BİLGİSİZLİK İTİRAFINA SÜRÜKLEYEN, KONULARIN KENDiLERiNiN KARANLIKLIĞI İDİ. BU FİLOZOFLAR HİÇBİR ŞEYİN KAVRANAMAYACAĞINI VEYA ALGILANAMAYACAĞINI VEYA BİLİNE­MEYECEGİNİ, DUYULARlN SINIRLI, AKlLLARlN ZAYlF, HAYATLARlN KISA OLDUĞUNU SÖYLEMİŞLERDİ VE DEMOKRiTOS'A GÖRE HAKi­KAT DERiNLERDE YATMAKTAYDI; HERŞEY YALNlZCA SANI VE ALIŞ­KANLlKLAR DÜZEYiNDE KABUL EDiLMEKTEYDi
Sayfa 471 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Duyular, Akıl Bizi yıkmak için delillerini yine bizden alıyor
Demokritos Parmeni­des'ten farklı olarak evrende hareket ve değişmenin varlığını kabul et­mekte ve onu açıklamak için gözle görülmeyen veya daha genel olarak duyularla algılanamayacak kadar küçük olan atomların ve boşluğun varlığını ileri sürmekteydi. Başka deyişle Demokritos atomcu öğretisi­ni ortaya atmak için yine duyuların bize verdiği biçimde bir evrenden, Parmenides'in varlığını reddettiği evrenden hareket etmekteydi. De­mokritos'ta duyuların akla yönelttiği "Bizi yıkmak için delillerini yine bizden alıyorsun" suçlamasının gerisinde yatan sitemin önemli bir bo­yutu buydu.
Sayfa 444 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Felsefede "Yargıları askıda tutmak" Nötr olmak. Deyimi
Septiklerin bilgiyi elde etme konusunda şimdiye kadar girişiimiş olan çaba­ların bir sonuç vermediğinden hareketle, bu çabaları devam ertirmek gerektiği görüşünde olmaktan çok insanın bilgi yetilerinin yetersizli­ğinden ötürü güvenilir bir sonuca varmanın imkansız olduğu görüşü­nü savundukları anlaşılmaktadır.
Sayfa 442 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
SEPTİK TERİMİNİN İKİ ANLAMI
Bugün biz Septiklik (şüphecilik) ve Septik (şüpheci) terimlerinden "felsefede veya metafizikte insanın duyularının veya aklının ye­tersizliğinden dolayı gerçekliğin bilgisine erişemeyeceğini, görünüşün gerisindeki gerçekliğe ulaşmanın hiçbir şekilde mümkün olmadığını ileri süren bir öğreti"yi ve bu öğretiyi savunan kişileri anlarız. Ancak Antik çağda, Helenistik dönemde ortaya çıkan ve kendilerini Septikler (skeptikoi) olarak adlandıran bir grup insanın 'Septiklik'le kastettikleri şey belli ölçüde bundan farklı bir şey olmuştur. Yunanca 'skepsis' kelimesi normal kullanımında 'bir şeyi ele al­ma, inceleme, bir şey üzerinde düşünme' anlamına gelmektedir. Kelime bu genel anlamından hareketle aynı zamanda ve daha özel olarak insa­nın herhangi bir konuyu araştırma ve incelemesini ifade etmek üzere kullanılmaya başlamıştır. Bunun sonucu olarak bir süre sonra 'filozof ve bilim adamlarının herhangi bir konu üzerindeki yöntemli soruştur­ ması'na işaret etmeye başlamıştır. Böylece 'Septik' kelimesinin kendisi özel olarak 'felsefi araştırıcı, soruşturmacı' anlamını kazanmıştır.
Sayfa 438 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Modern Kölelerin Kalpleri,Ruhları Efendilerinin mülkiyetinde.Bedenleri Kiralık
Seneca herkesin, bu arada kölelerin de diğer insanların sevgisinden ve ortak adaletten yararlanma hakkı olduğunu, dolayısıyla bazı hakları bulunduğunu, kölelerin sadece bedenlerinin efendilerinin mülkiyetinde olduğunu, buna karşılık kalplerinin kendi­ lerine ait olduğunu söylerken Stoacı evrensel hümanizmi etkili biçim­ de ortaya koymaktadır. Hıristiyanlığın Antik dünyada ortaya çıkıp, başarı göstermesine imkan veren şeylerden biri bu Stoacı evrensel hü­manizm olacaktır.
Sayfa 433 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Gerçek yasa, doğaya uygun olan sağ (right) akıldır.
Adalet tektir, o bütün insanları bağlar ve tek bir ya­saya dayanır. Bu yasa doğru akıldır Gerçek yasa, evrensel olarak geçerlidir, de­ğişmez ve ezeli-ebedidir Bir halk herhangi bir biçimde biraraya gelmiş herhangi bir insani varlıklar topluluğu değildir; adalete uygun olarak ve ortak çıkar için biraraya gelmiş çok sayıda insandan meydana gelen bir toplu­luktur
Sayfa 430 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Epiktetos
***** Hatasız olmak mümkün müdür? Hayır, bu bizim gücümüzün ötesindedir. Ama sü­rekli olarak haksızlık yapmama niyetini korumamız mümkündür *****
Sayfa 423 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Gazze'de ki İnsanlık dışı zulümler aynı zamanda Akıl dışı ve Hayvani
En yüksek iyi sadece erdemdir ve mutluluk da sadece erdemli bir hayattan ibarettir. Bilgi özü itibariyle insanın akılsal davranışı için bir araç olma durumundadır.
Sayfa 413 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Krizippos;Tutkular akıl-dışı şeyler değildirler,sadece akla itaatsizliklerdir
Aklın normal, doğal yar­gıları doğru yargılardır ve bu doğru yargıların eserleri de normal, doğ­ru duygular ve heyecanlardır. Tutkulara gelince onlar, aklın yanlış yar­gıları, zayıf doğrular veya kanılardan başka şeyler değildirler. Sokrates'in ahlak felsefesini değerlendirirken de değindiğimiz gibi, entelektüalist bir ethik kuramın­ da insanda ne olduğu bilinmeyen akıl-dışı güçlerle, nasıl yapılacağı bi­linmeyen zorlu bir savaş söz konusu olmaz. Tersine onda insan aklının eğitilmesi, iyileştirilmesi yoluyla tutkuların kontrol altına alınması, olumlu bir şekilde düzenlenmesi imkanı olarak kabul edilmektedir
Sayfa 410 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Ahlaki eylemde Kişi iyi niyet değil de Kuralları öncellerse gerçekte ne olur ?
Kant, ahlaki bir eylemi ahlaki bir eylem yapan şeyin, bu eylemi gerçekleştirmede öznenin kendisinden hareket ettiği 'iyi ni­yet' olduğunu ve sonuçları ne olursa olsun iyi niyete dayanan bir eyle­min iyi bir eylem olduğunu savunur. Kant için, 'ödeve uygun eylem', dış görünüşü bakımından ödeve uygun görünen, ama aslında öyle olmayan eylem­dir. Kant'ın bu konuda verdiği örneği belirtirsek, akıllı bir bakkal ken­disinden alışverişe gelen bir çocuğu kandırmanın iyi ününe zarar vere­ceğini hesaplayabilir ve bundan dolayı ödeve uygun görünen bir dav­ranışta bulunarak çocukları kandırmayabilir. Ama bu, onun bu davra­nışın gerçekte ahlaki bir davranış olmadığını, çünkü ödevden kaynak­lanmadığını, sadece ödeve uygun görünen bir eylem olduğunu göste­rir.
Sayfa 407 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Uygun iş (katekhon) doğanın düzenine uygun düşen eylemdir.
"Bütün arzuların ortadan kaldı­rıldığı bir yerde bilgelik ayakta kalamaz. Her türlü seçim ve ayrı­mın terk edildiği bir durumda arzuların kendileri ortadan kaldırıl­mış olur. Gelecek be­nim için belirsiz olduğu sürece ben her zaman doğaya uygun şeyle­ri elde etmeye daha yatkın olan şeylere sarılmaya devam ederim. Çünkü Tanrı beni bu tür şeyleri seçmeye yönelecek bir şekilde mey­dana getirmiştir."
Sayfa 400 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Sevgi kuşatır, Aileyi, Akrabayı, Arkadaşı, İnsanı, Canlıyı, Doğayı
Hierokles diğer insanlara, kendimize duyduğumuz doğal sevginin aynısını gösterme ödevine sahip olduğu­muzu vurgular. İnsanın, merkezinde kendisinin bulunduğu çok küçük bir daireden dışa doğru birbirlerini içeren birden fazla daire içinde yer aldığını, bu dairelerden ikincisinin annebaba, eş ve çocuklardan, üçün­cüsünün dede, nine, amca, dayı vb. gibi yakın akrabalardan meydana geldiğini, bu daireleri insanın hemşerilerinden, yurttaşlarından, niha­yet diğer bütün insanlardan meydana gelen diğer dairderin takip etti­ğini söylerken, onun üzerine düşen görevin dışta bulunan dairelerde yer alan insanları mümkün olduğu kadar daha içteki dairdere alması olduğunu belirtir.
Sayfa 391 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
513 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.