Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İmgenin Pornografisi

Zeynep Sayın

En Eski İmgenin Pornografisi Gönderileri

En Eski İmgenin Pornografisi kitaplarını, en eski İmgenin Pornografisi sözleri ve alıntılarını, en eski İmgenin Pornografisi yazarlarını, en eski İmgenin Pornografisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Caesar Dictator Perpetuo
Tanrıları insan bedeniyle benzeştiren Yunanlıların aksine Roma, tanrılarını belirli bir şekle sahip olmayan dünya ötesi güçler olarak kurgulamıştır önceleri. Tapıları olsa da, tanrıların çoğunun ismi bile yoktur. Ne zaman ki tanrılarını imgeselleştirmeye ve isimlendirmeye başlar Romalılar, onlarla birlikte iktidarını sağlamlaştırmak isteyen imparatorların imgeleri de dökülür ortaya. Roma'da herkesin ezbere bildiği bir cümle ile Sezar'ın imgesi, Sezar'ın kendisidir. İsa'dan önce 44 yılında ve Caligula'nın öncesinde sikkeye yüzünün kabartmasını çıkarttıran ilk devlet adamı Sezar'dır. Mutlak iktidarının kanıtı olarak paralara Caesar Dictator Perpetuo yazdırır - Sezar bütün zamanların hükümdarıdır.
Sayfa 72 - Metis
Öykünmecilik, kendi üzerine kapalı bir bütün­lük olarak insan ve kendini seyreden bakış olarak kamera algısını orta­dan kaldırır. Böceklerin davranışıyla insanların davranışı aynıdır. Per­vanelerin kuş gözlerine öykünen kanatları ya da üstünde yaşadıkları dalların ve yaprakların biçimini alan böcekler gibi doğayı şaşırtmak, ona benzemek, kendinden
Reklam
Nitekim Duchamp'ın ölümünden birkaç ay sonra 1969'da Phila- delphia'da Veriler sergilenir. İçine girmesi olanaksız bir mekân tasarı­mıdır bu, çünkü ağır İspanyol bir kapı tarafından perdelenir ve seyirci­nin anahtar deliğinden iki büklüm içeri bakmasını gerektirir. Peep- show çağrışımı barizdir. Büyük Cam'dan farklı olarak yüzü görünme­yen gelin
HAYAL GÜCÜNÜ aşan, temsil ilişkilerini öteleyen ve göze geldiği an görünürlüğünü gizleyen bir imge nasıl üretilir? Böyle bir imge mümkün müdür? Farklı zamanlarda ve mekânlarda nasıl üretilmiştir, üretilebilmiş midir? Temsil edilemeyen salt varlığın ya da salt yokluğun kendi bile, temsil biçimlerine özgü bir göze getirmenin sonucu değil midir? Hayal gücünü aşan bir görünmezliğin izini süreceği yerde göze geldiği an kendini bakışa sunan bir beden kazanmaz mı her imge, bakışı kışkırtmak ve bakışı çağırmak istediği için kendini bakışa göre örgütlemekten feragat edebilir mi? Kendini fevahiş için yazılan harflere, porno-grâphos'a dönüştürmekten kaçınabilir mi? Eğer görünmez bir kudret kalemi ile evrenin yüzüne yazılan ve yazılmayan satırlardan söz edilebilirse,eğer böyle bir şey olasıysa, onları imgesel bir tevil harekâtıyla ikinci kez görünür kılmak porno-grâphic midir? İkonakırıcılarm yaptığını yapmak ve bu türden imgeleri yasaklamak mı gerekir, ama neye daya- narak, nasıl yasaklamak gerekir? Son yıllarda giderek ağırlık kazanan düşünce doğru mudur? Görsel imge özünde pornografik midir?
"İdeal bir şimdiki zamanda çözülmesi arzulanan bir ide hayali ya da hayaleti... kendisi imge olmayan birinin ya da bir şeyin imgesi olarak" geri çekilmiştir imge. O yüzden modemizm-sonrasının bazı yazarlarına soracak olursak, içinde yaşadığımız çağa ya imge enflasyonu yaşayan bir çağ olarak bakmak ya da bir adım daha ileri gitmek ve "imgesiz bir çağ"olarak yaklaşmak gerekir.
Dile ve göze gelmesi imkânsız olan bir aşkınlıkla yüklü de­ğildir artık imgeler. Perde açıldığında odaya dolan ve evreni duyumsamamızı sağlayan ışık gibi kendini sadece gösteren, ama açıklamayan, kendini ele vermeyen bir gizemliliğe, ardında kendi dışında bir şey göstermeyen bir görünürlüğe evrilmiş gibidir imge. İkonanın verdikçe ço­ğalan, çoğaldıkça artan çağrısı bakışın tatminine yönelik bir pratiğe hapsedilmiş; imgenin Şamlı Yahya'dan başlayarak kanıtlanmaya çalışılan çifte varlığı, görüntüsü dışında sunacak bir şeyi olmayan bir hayat kadınının yoksulluğuna indirgenmiştir. Oysa gerek bu dünyada gerekse ötesinde iki ayrı mekâna sahip olan, görünenle görünmeyen arası salınan bir varlıktır ikona; onun antinomisi, göze getirdiği an görünmezleştirdiği aşkınlığın antinomik olmasından kaynaklanır. Kendini çürütmekten, kendi çöküşünü imlemekten, kendini gizlemekten asla sakınmayan bir aşkınlıktır Bizanslılar'ın aşkınlığı; görünmeyene yaklaştıkça insan, görünmezlik büyümektedir. İkona, kendi çöküşünü göze alabildiği için görünmeyenin gösterenidir
Reklam
Ne var ki modernizm-sonrası yazarların rahatsızlığında yeni olan, modelden tümüyle yalıtılmış bir sanallığın yeniden dehşet verici bir tedirginlik yaratmış olmasıdır. Cezanne'dan ve Rodin'den bu yana herhangi bir temsile dayanmadığını iddia etmesine karşın imgenin sürdürdüğü egemenlik, bir tür erdemsizlik ve müstehcenlik gibi görünecektir modernizm-sonrası yazarların gözüne. Lacan 'ın söyleyeceği gibi simgeselliğin iktidarına teslim olmayı ve yenik düşmeyi öneren bir tavır vardır bu egemenlikte: Sanki görüntü, görülmesine izin verdiğinin ötesinde bir niteliğe sahip olmadığı halde, bu yokluğu bir varlıkmışçasına ortaya koymakta, kendi dışında bir şeyi temsil etmeye kalkışmadı­ğını söylediği halde kendini olanca oylumluluğuyla dışavurmakta, kendine gösterilmesi gereken saygıyı doğal bir hak olarak dayatmaktadır.Oysa Lacan'a ya da Cezanne hakkında yazan Merleau-Ponty'ye göre imgeyi haysiyetli kılan, Bizans ikonalarında olduğu gibi, imgenin için- deki kurucu boşluk öğesidir: İmgeyi görünmezleştiren bu boşluk, imge içinde açılan bir oyuktur, görünenden görünmeyene uzanır ve bakışın ardında saklanan gözbebeğini yerinden oynatır. Oysa göze değil, dolayımsız olarak bakışa seslenen bir pornografi egemendir o kurucu boş­luktan yoksun imgeye; dolayısıyla imgeye saygıyla yaklaşıldığında "onun gösterdiği kişiye... ya da nesneye saygılarını sunmak", "taklidin özü gereği imgeyle modeli tek bir bütün olarak oluşturmak" artık elbette söz konusu olmayacaktır. Çünkü aslında imgeye bakarken onun ardında yatan ve o olmayan şeye hürmet gösterilmekte, onun için bakışlar indirilmektedir
Gözü deleceği yerde bakışı doyuran bu imgelerin, kendiliğinden bir kanıtlama gücü de yoktur. Herhangi bir varoluşun varlığının ya da yokluğunun izini süreceklerine, kendi yatıştırıcılıklarının izini sürerler; artı-ürün simgeselliğinin döngüsü gereği, herhangi bir derinlikten yoksun bir dışavurum tatminini olumlarlar.
Kendi ötesine uzanan herhangi bir varlığın izini sürmeyen bütün imgeler, arkası boş bir görüntüyle bakışın doymak bilmez iştahını körüklemekten başka bir şey yapmaktadırlar. Başka bir bağlamda Jameson'un imgelerin pornografisinden söz etmesi de bu nedenledir. Varoluşunu dışavurumsal çıplaklığı içinde göze getiren, dayanılmaz bir artı-ürün olarak tüketilen ve bakışları doyuran imgenin kendi, daha baştan varoluşu gereği pornografiktir. Kimi zaman imge, dışavurumsal bir perdeyle de çıplaklaşabilir. Bir yandan göze getirdiği temsilin ardında yatan ve görünmeyen bir niteliğin varlığını yadsır imge,diğer yandan kendi meşruiyet zeminini hazırlar ve kendini yalnızca kendine gönderme yapan ya da yalnızca kendini dışavuran bir hakikatin çıplaklığı olarak ortaya koyar
Ama imgeleri seçen ya da denetleyen kişi değildir özne hiçbir zaman; o, imgelerin kusursuz seçimine ve kusursuz denetimine tâbi olan, onlara maruz kalan, gördüğü imgelere kendi bakıyormuş ya da perde, kendinin perdesiymiş yanılsamasına kapılan ve imgelerin ardı arkası gelmez uyarısı karşısında giderek körelen bir bakışa dönüşen nesnedir, o kadar
46 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.