Uzak ama aynı zamanda çok da yakın bir arkadaşımın okumam için yalvardığı, önyargımı bir kez olsun bir kenara bırakmamı istediği bir yazardı Cahit Zarifoğlu ve İns de okuduğum ilk kitabı oldu. Henüz yalnızca bir kitabını okuduğum için genel bir yorum yapmayacağım Zarifoğlu için. Sadece İns için konuşacağım bu yüzden.
Dini motiflerden arındırarak okunduğunda varoluşçu sayılabilecek 6 bölümden oluşuyor kitap fakat metinlerin sonuncusunu dini motiflerden arındırmak çok zor. Karakterlerin adları Sad, Gayn, Kaf, Nun, Cem, Mim vs… Ne kadar arındırabilirsin yani? Hikayenin ayetlere göndermelerden oluştuğuna dair mini bir metin okumlaması da yapmış bulundum.
Bundan önceki 5 hikayede aşka, yalnızlığa, doğaya ve yaşama dair müthiş diyebileceğim betimlemeler ve tanımlar mevcut. Öyle ki bazı cümlelerini bağırarak tekrar edesi geliyor insanın.
Sadece İns üzerinden diyebilirim ki yolu Maraş’tan geçmese, yedi güzel adamdan biri olmasa bu üslupla bende bambaşka bir yeri olabilirdi Zarifoğlu’nun. So, just say kendi kaybeder and keep going…