Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İnsanın Yalnızlığı

Seyyid Ahmet Arvasi

Öne Çıkan İnsanın Yalnızlığı Gönderileri

Öne Çıkan İnsanın Yalnızlığı kitaplarını, öne çıkan İnsanın Yalnızlığı sözleri ve alıntılarını, öne çıkan İnsanın Yalnızlığı yazarlarını, öne çıkan İnsanın Yalnızlığı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"...Cemiyetle bağları gevşeyen kişilerde egoizmin ve güvensizliğin arttığını her kes bilir. Fert, kendini himaye edemeyen cemiyete önceleri küser; sonra ona isyan ederek "bildiği gibi" yaşamaya ve hareket etmeye yönelir. Bu isyanını da "hürriyet" çığlıkları ile maskeler. Oysa, kişi, cemiyete karşı isyan çığlıları bastığı bu anda, cemiyetin şefkat ve himayesine ne kadar muhtaçtır. Onun için, biz, kişinin cemiyete olan bu hasretini, "hürriyetten kaçış" olarak yorumlamaya çalışan Erich From'un görüşlerine katılmıyoruz..."
Bize göre "kişinin vicdanı", etkilendiği "içtimai değerler'"den bağımsız değildir. Sosyolojinin kesin tespitlerine göre "ferdî vicdan", psikolojik bir zeminde gelişmesine rağmen, bağlandığı "içtimai normlar" açısindan tamamen sosyolojik bir değerdir. Bir bakıma "ferdin vicdanı", hemen hemen "millî vicdanın" kişiye yansımasını ifade eder. Çünkü "vicdan" bir eğitim meselesidir. "Vicdanı", yahut "şahsiyetimizin moral cephesini", tamamen ferdî bir değer biçiminde ele alir ve "milli vicdanın" sesini ihmal ederseniz, ister istemez "egoizmi" ve hatta "anarşiyi" davet edersiniz. Kaldı ki "ahlaki duygularımız", nefsimiz ile içtimai normlar arasindaki ahengi veya çatışmaları ifade eder. "Milli vicdana" yabancılaşan kişi ve zümrelerin "ahlaki duyguları" da millete yabancılaşır. Yani ahlak içtimai karakterini kaybeder, ferdîleşir ve bu sahada "anarşi" doğurur, "antisosyal tipler" çoğalir; egoizm, bir kanser gibi cemiyeti sarar. Bu zaruridir; çünkü "milli vicdan"dan kopan fert, ya "yabancı bir ahlak telakkisine" bağlanacak veya kendi kafasına göre hareket edecek bir "antisosyal" olacaktır. Görüldüğü gibi, her iki hâlde de "cemiyetle çatışacak" ve anarşinin en korkuncu olan "ahlak anarşisine" kaynak olacaktır.
Reklam
Bilmem sizler de dikkat ettiniz mi? "İnsanlık sevgisi"nden çok söz edenler, her nedense "soydaşlık" ve "dindaşlık" duygularından nefret ederler. Oysa kesin olarak biliyoruz ki, "sevgi" yakından uzağa doğru, halka halka genişleyen bir duygudur. Kendi yakınlarını sevmeyen kimselerin, "insanlık sevgisi"nden söz etmeleri kocaman bir yalandır. Bazı çevreler, bilhassa emperyalistler, "hedef" seçtikleri cemiyetlerde, birleştirici ve bütünleyici "milli" ve "dini" duyguları çökertmek üzere, manasi ve muhtevası belirsiz, mücerret "insan sevgisi"ni koz olarak kullanirlar. Böyleleri, bir taraftan sizin cemiyetinizde bulunan en küçük "inanç" ve "ağız" farkliliklarini istismar edip "iç düşmanlıkları" körüklerken, bir taraftan da "insan sevgisi" maskesi altında kendi emperyalist emellerine karşı koyacak güçleri bertaraf etmek veya en azından yumuşatmak isterler. Yani bu yolla onlar, "sizi birbirinize düşürürken", eşitli riyakârlıklarla "kendilerini sevdirmeye" çalişırlar. Evet, oyun budur... Bize "insan sevgisi"nden en çok söz edenler, her nedense "bizi" sevmiyorlar, istıraplarımıza ortak olmuyorlar, dert ve meselelerimizi görmek istemiyorlar. İşte Türk ve İslam Dünyası'nin durumu ortada...
Sayfa 167Kitabı okudu
Tesbit -6-
Son iki asrın, beşeriyete gösterdiği teşkilâtlanma biçimi şudur: Ortak menfaatler etrafında güçbirliği yaparak bir "baskı grubu" oluşturmak ve bununla ne kadar mümkünse o kadar "imtiyaz" koparmak...
Bizim dünyamızda politik ve ideolojik çekişmelerle beslenen "yuh" ve "alkış" sesleri çınlamaktadır. Bizim dünyamızda birilerini "övmek", birilerini "yermek" zorundasınız.
Sayfa 68 - Burak YayınlarıKitabı okudu
Tesbit -5-
Disiplinsiz hürriyet anarşiye, hürriyetsiz disiplin istibdada yol açar. Milletlerin hayat biçimlerini ve rejimlerini, bir bakıma tarih ve coğrafyaları, milli kültür ve medeniyetleri tayin eder. Bu amilleri nazara almayan bir hamlenin başarılı olması beklenemez.
Reklam
"Kültür emperyalizmine" dönüştürmemek şartı ile cemiyetler arası "etkileşim" yararlıdır.
Sayfa 158 - Burak YayınlarıKitabı okudu
İslam'da insan, "madde" ile "mana" arasında bir "geçit" gibidir. Insanın idraki, bir yönü ile "objektif aleme", diğer bir yönü ile "mutlak aleme" bağlıdır. insanın "sübjektif alemi", bu iki dünya arasında "bir köprü" gibidir. Yani insan, "yaratıklar" ile "Yaradan" arasında mekik dokuyan bir şuurdan ibarettir. Evet insanın idraki, bir saat pandülu gibi, "kesret ile tevhidin", "fenâ ile bekânın", "Dünya ile ahiretin" arasında gidip gelmektedir. İnsan aklı için bu ne çetin bir imtihandır. Çünkü "beşer aklı", bazen "iman ile "küfrün" birbirine bir biçak sırtı kadar yaklaştıği çizgilerden de geçmek zorunda kalabilmektedir. "Akıl", her zaman, fakat en çok bu anlarda "vahyin rehberliğine" muhtaçtır!
Tesbit -1-
Büyük sanayinin doğması ve gelişmesi, hızlı şehirleşme, artan içtimaî temaslar, eğitimin yaygınlaşması, büyüyen ve devleşen insan grupları, içtimaî kontrolün zayıflaması, ailelerin küçülmesi, geleneğe bağlı dayanışmanın yıkılması insan gruplarında "yalnızlaşmaya" yol açtı.
İçtimaî hayat "başıboş" olmadığı gibi, "başıboş" da bırakılamaz.
Sayfa 47 - Burak YayınlarıKitabı okudu
73 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.