Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Irkımızın Kahramanları

Nejdet Sançar

Irkımızın Kahramanları Sözleri ve Alıntıları

Irkımızın Kahramanları sözleri ve alıntılarını, Irkımızın Kahramanları kitap alıntılarını, Irkımızın Kahramanları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İki tarafın başında da yenilmemiş birer Bozkurt vardı. Vuruştular. Ya yıldırım üstün gelecek, ya demir eritilecekti. Talih ikincisine güldü. Demir yıldırımı eritti. Türkistan'ın aksak padişahı, Türkiye'nin mağrur sultanını tutsak kıldı.
Mete (= Motun), en büyük düşmanı Çin'le barışın devam ettiği sıralarda, Türkleri bir bayrak altına toplayacak olan seferlere başlamış, yirmi altı Türk beğliğini sınırları içine almak suretiyle Japon denizinden Yayık ırmağına ve belki de daha ötelere kadar uzanan bir devlet kurmuştur. İşte bugün kesin olarak bildiğimiz ilk Türk birliği, bu seferlerin sonucu olarak meydana gelen bir devlettir
Reklam
Ayrıca ordusu ile düşmanı tepeleyen bu kahraman kadının, savaşı, düşman hükümdarı ile evlenmemek yani temiz Türk kanını bozmamak için yapması ayrı bir değer taşımaktadır. Damarlarındaki kanı bozulmuş olarak devam ettirmemek için o kanın hepsini akıtmayı göze alan ve bunun için de savaş alanına yürüyen Tomris, Türk kızları için güzel bir örnektir. Damarlarında onun kanını taşıyan Türk kızları beyaz perdelerin hokkabaz kılıklı yaratıklarına değil, tarihin karanlıkları arasında bir yıldız gibi parlayan demir yürekli Tomris'e benzemeye uğraşmalıdırlar. Bu, bir vazife ve bir şereftir.
Kür Şad tarihin sayfaları içinde gizli kalmış bir kahramanın adıdır. Fakat bu ad, yalnız bu yiğit Gök Türk çocuğuna ait sayılmaz. Kür Şad adında, namları belirsiz diğer Türk fedainin maneviyatı da gizlidir. Türk göklerinde, yüzyıllar içerisinde sayısız güneşler görülmüştür. Kür Şad, bunların en parlaklarından biridir. O, kanlı bir ufkun ardından kaybolalı bin üç yüz yıl oluyor. Kür Şad, o günden beri yok; fakat Kür Şad'lık ruhu Türk göklerinin ebedî bekçisidir.
KÜL TİGİN Gök Türk istiklalinin kurtarıcısı İlteriş Kutluk Kağan öldüğü vakit biri sekiz, diğeri yedi yaşında iki çocuk bırakmıştı. Bunlardan birincisi sonradan Bilge adıyla Türk kağanı olan Mergen, öteki ırkımızın sayılı ve örnek kahramanlarından Kül Tigin'dir. Babalarının Tanrı'ya ve Türkistan topraklarına kavuştuğu sıralarda bu iki çocuk
Kanuni Süleyman
Kanunî’nin zamanı, bilhassa askerlik bakımından, Türkiye tarihinin en parlak çağıdır. Bu altın çağda, Türk kara ve deniz kuvvetleri, birbirlerinden binlerce kilometre uzak yerlerde, tek veya birleşmiş düşman ordu ve donanmalarına karşı birbiri ardı sıra zaferler kazanmışlardır. Türk kara kuvvetlerinin bir yandan İran’a diğer taraftan Viyana kapılarına dayandıkları ve çarpışa­cak bir düşman ordusu bulmak için Almanya ovalarında günler­ce at koşturdukları bu devirde Hint denizlerine açılan Türk do­nanmasının asıl büyük kuvveti de haçlıların son ümidini Preveze’de sulara gömüyordu.
Reklam
ÇİÇİ YABGU Irkımızın kahramanlarından bazıları bütün Türklerin ve hattâ bütün dünyanın tanıdığı ünlü kimselerdir. Diğer bazıları ise, adları ve hayatları tarihin tozlu sayfalarında gizli kalmış bulunduğundan bilinmeyen kahramanlardır. Çiçi Yabgu, ikincilerden ulu bir Türk'tür ki milattan önceki tarihimizin sayılı büyüklerinden biri olarak
Alp Er Tunga büyük bir kahramandır. Karahanlıların kendilerini onun soyundan saymaları da bu kahramanlıktan bir şeyler elde etmek içindir. Tarih ışığı, geçip geldiğimiz şanlı yolun sonlarında Türklük nöbeti beklemekte olan bu en eski atayı bize tam olarak gösteremiyorsa da bu o kadar ehemmiyetli değildir. Alp Er Tunga; Kür Şad'ların, Çingiz'lerin, Yavuz'ların, Topal Osman'ların ve kısaca bütün Türklerin eski ulu atasıdır. Ve bugünkü bilgimize göre de ilk Türk kahramanıdır.
"Savaş kalabalığın değil, savaşmasını bilenin işidir."
Sayfa 50 - Kamer yayınları, 1997
"Kül Tigin, millet yolunda toprağa düşeli bugün bin iki yüz yıldan çok oluyor. Acaba Doğu Türkeli yeni bir Kül Tigin'i veya Kül Tigin'leri ne zaman yetiştirecek?"
Sayfa 41 - Kamer yayınları, 1997
Reklam
İzmir'i Frenklerden temizleyen Umur Beğ, namını Adalar Denizi'nin öteki kıyılarına kadar ulaştırmıştı. Fakat o, yalnız namının gitmesi ile kanmıyor, kendisi de mavi sular üzerinden geçerek oralara gitmek istiyordu. Bu istek ise ancak bir deniz kuvveti ile yerine gelebilirdi. Aydın Beğ'in kahraman torunu, kâfirlerle daha uzaklarda vuruşabilmek için bu donanmayı meydana getirdi. Artık yol açılmıştı. Bu gemilerle birçok kereler Adalar Denizi'nde dolaştı. Osmanlı Türkleri'nden çok önce Paşaeli Kıtası'na çıktı. Paşaeli'nde temelli olarak yerleşemedi ise de Türk adını Balkan topraklarında şerefle dolaştırdı. Kahraman Umur Beğ'in azminin büyüklüğü ile Aydınogulları'nın Adalar Denizi'ne saldıkları korku günden güne artıyordu. Hele bu denizde yaptığı büyük bir sefer bu korkuyu büsbütün arttırmıştı. Çünkü bu seferinde Aydınogulları'nın kahraman beği birçok adalara ve kıyılara akınlar yapmış ve kâfir ellerini yağma etmişti. Sonunda Türk kuvvetleri Ağrıboz adasına da çıkmışlardı. Adanın kumandanı bulunan Venedikli bir İtalyan, Türkler'e karşı koymak istedi. Birçok çarpışma oldu. Türk akıncıları on kadar hisarla, yüz kadar köyü zapt ve yağma ettiklerinden, İtalyan kumandanı, Aydınoğulları'na her yıl haraç vermek şartıyla barış yapmaya mecbur kaldı.
Akdeniz, yüzyıllarca sayısız deniz yiğitleri ile tanışmış, kucaklaşmış ve onları binlercesini bağrına basıp derinliklerine çekmiştir. Burak Reis, bu yiğitlerin en namlılarındandır. Burak, denizlerin denizler kadar hür ve baş eğmez bir çocuğudur. Sularda büyümüş, dalgalarla boğuşa boğuşa yetişmiş, yaman bir reis olmuştu. Hayat onu reislikten yukarı çıkartmadı fakat ona damarlarında taşıdığı kanın büyüklüğünü gösterecek bir imkân hazırladı ki Burak bu sayede ebediler arasında yer aldı.
Firdevsî, Türk saraylarında Türklerden lütuflar gördüğü halde Türk düşmanlığı yapan bu acem, eserinin birçok yerinde de Türklerin ve Türk Başbuğu Alp Er Tunga'nın kahramanlığını söylemek zorunda kalmıştır
Kahramanlığın ve fedakarlığın millet için çok gerekli olduğu bir çağda yaşıyoruz. Kanını hiç çekinmeden dökmesini bilmeyen, ölüme karşı korkusuzca yürümekten çekinen milletler için yaşama hakkının kalmadığı bir dünyada bulunuyoruz. Dün, yeryüzüne kahramanlar hâkimdi. Bugün, kahramanlık yarışları içindeyiz. Dünya, yarın da kahramanların olacaktır. Kahraman yaratılışlı olmayan ve kahramanlığını kaybetmiş milletlerin ufukları bundan böyle kapkara bulutlarla örtülecektir.
Alp Er Tunga
Alp Er Tunga, Milâttan önce VII. yüzyılda yaşamış büyük bir kahramandır. O çağlarda, Türkün öz yurdu olan Doğu Tür-keli’nde Saka adını taşıyan Türkler yaşıyordu. Saka’lar çok sa­vaşçı idiler. Onların başbuğu olan Alp Er Tunga da, bir çok büyük Türkler gibi, savaşçı bir yiğitti. Tarihin ışığı, Türkün ilk anayurdu olan Doğu Türkeli’nin Milâttan önceki VII. yüzyılını iyice aydınlatamadığı için, o kahraman Türk'ün biz bugünkü to­runları, bu en eski yiğit atamızı iyice tanımıyor; Alp Er Tunga nasıl yaşamış, nasıl savaşmış, bunları gerektiği kadar bilemiyo­ruz. Yalnız kısaca bildiğimiz şudur ki, bu kahraman başbuğ Turan-İran savaşlarında Turanlı Türklerin başında bulunmuş, Turan’ın büyük düşmanlarından İran’a karşı Türklük namına za­ferler kazanmış ve bu düşman milletin topraklarını orduları ile birkaç kere çiğnemiştir. İranlılar, bu Türk kahramanına karşı savaş alanlarında hiç bir başarı elde edememişler, ancak onun orduları önünde dize gelmişlerdir. İranlıların başarısı, hile yo­luna saptıktan sonradır. Turan’nın bu eski fakat beceriksiz düş­manları, erlik alanlarında alt edemedikleri Türk kahramanını, Milâttan önce 624'te hile ile şehit etmişler ve Turan’ı kendile­rine yakışan bu başarı ile, başsız bırakmışlardır. Alp Er Tunga hakkında bildiklerimiz, işte bundan ibarettir.
269 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.