İslam Deklarasyonu
Aliya İzzetbegoviçİslam Deklarasyonu Gönderileri
İslam Deklarasyonu kitaplarını, İslam Deklarasyonu sözleri ve alıntılarını, İslam Deklarasyonu yazarlarını, İslam Deklarasyonu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Acizliğin sebepleri
Bizim milletlerimiz yüzyıllardır eğitimli bireylerden mahrumdur. Onların yerine iki farklı sınıfa sahiptir. Eğitimsizler ve yanlış eğitilmişlerdir. Hiçbir Müslüman ülkesinde, yeterince gelişmiş olmasının yanı sıra, İslâm ahlâkına ve milletin ihtiyaçlarına cevap verecek bir eğitim sistemi bulunmamaktadır. Her toplumun en hassas parçası olan eğitim kurumlarını, yöneticilerimiz ya ihmal etmiş ya da yabancılara devretmişlerdir.
Sayfa 33 - Aliya İzetbegoviç, Yarın yayınlarıKitabı okudu
İslâm, Müslüman toplumların aklını başına getirebilecek, içlerinde disiplin, ilham ve enerji ölçeklerinin sınırlarını zorlayabilecek tek düşüncedir.
Sayfa 19 - Aliya İzetbegoviç, Yarın yayınlarıKitabı okudu
Bizim, siyasi veya ahlâkî tüm başarılarımız ve başarısızlıklarımız, İslam'ı nasıl kabul edip hayatımıza ne kadar girmesine izin verdiğimizin göstergesidir.
İnsanların çalışıp çabalayarak bilgileriyle ürettikleri dışında mucize diye bir şey yoktur. Düşmanlarımızı püskürtecek, sefaleti ortadan kaldıracak, eğitim ve refah ekecek mucizevi güçlere sahip herhangi bir Mehdi bulunmamaktadır. Mehdi, bizim tembelligimizin adıdır, hatta bundan da fazlasıdır, mücadele edecek imkan ve araçlarımızın karşılaştığımız sıkıntılara nazaran orantısız kaldığı durumlarda, hissettiğimiz çaresizlikle gitgide daha fazla kapıldıgımız boş hayallerimizin adıdır...
İslam’ın yeniden doğuşu için dinin desteği gerekse de, siyasi devrim olmadan başarılı bir şekilde ilerlemesi ve tamamlanması düşünülemez. Bizim yolumuz yönetimi ele geçirmekten değil,insanların gönüllerini fethetmekten geçer.
Günümüz İslam aleminde zekat, bireyin özel meselesi olup toplumsal ve dini şuurun mevcut durumunda tamamen devre dışı kalmıştır. Zekatın eksikliği her adımda belli olmaktadır. Zekat, İslam nizamının kamu kuruluşlarındandır, bu durumda, faaliyetini güçlendirmek amacıyla kaba kuvvet de dahil olmak üzere ne gerekiyorsa yapılmalıdır.
Müslüman kitlelerin hissiyatını hareketlendirmek ve yeni bir yol çizmek için bir fikir gereklidir.Bu, sıradan bir fikir olamaz.Derin hissiyata uygun bir fikir olması gerek.Kısacası bunu, yalnızca İslam düşüncesi yapabilir.
Milletimizin esir olması için artık demir zincirlere gerek yok.Zira,bir milletin eğitimindeki hevesi ve bilinci zedeleyen, yabancı ‘aydınlatma’ yumağının yumuşak iplikleri de aynı görevi görüyor.
Arap alfabesinin kaldırılmasıyla Türkiye,tüm zengin geçmişini kaybetmiş, basitçe üzerine sünger çekerek barbarlık raddesine ulaşmıştır.
Alfabe bir milletin tarihini ‘aklına kazıma’ ve devamlılığını sürdürme aracıdır.
Türkiye, dünyanın en kusursuz ve en yaygın alfabelerinden biri olan 28 harfli Arap alfabesini kaldırırken, Japonya, Romaji Latin alfabesi kullanma talebini reddetmiştir.
Devrimler bazen bir milletin bilgeliğini,bazen de kendine ihanet ettiğini gösterir. Bu bağlamda, Japonya ve Türkiye örneği çağdaş tarihin klasik örneklerinden biridir.
İslam’ın yalnızca bir inanç olduğuna inanan muhafazakarlar, İslam’ın toplumu yapılandırmaması gerektiğine inanırken modernistler ise İslam’ın toplumu yapılandıramayacağı kanaatindedirler. Sonuç iki durumda da aynıdır.
Muhafazakar ve modernistlerin ortak noktası bulunuyor; her ikisi de İslâm’ı yalnızca bir inanç olarak görüyor, inanç kelimesini Avrupa’daki anlamıyla değerlendiriyorlar. Bu ise onları çok büyük bir hataya sürüklüyor.