Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Siret-i İbn-i Hişam

İslam Tarihi (4 Cilt Takım)

İbn-i Hişam

En Eski İslam Tarihi (4 Cilt Takım) Sözleri ve Alıntıları

En Eski İslam Tarihi (4 Cilt Takım) sözleri ve alıntılarını, en eski İslam Tarihi (4 Cilt Takım) kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
sarhoşun sarhoşluğu işitti mi voksa hatıralarım mı terketti? Yoksa arzu ettiği lezzete nail mi oldu Yoksa gençliğini ini hatırladı.' Halbuki senin gençliği hatırlaman başka değil ancak onun kurtuluş yerini hatırlamandır. O Rebâiyye harbidir. Onun gibisi kişiye ibretler getirir. O halde Imrin veya Esed’den sorunuz ki o zühre yıldızıyla beraber sabahleyin yürüyerek geldi
Eryat'ın Ebrehe tarafından katli haberi Necâşi'ye ulaştığında, şiddetli bir şekilde kızdı ve de­di ki.- Emirimin üzerine saldırdı ve emrim olmaksızın onu katletti. Sonra onun saçını kesip memleketini ayağımın altına almadan onu rahat bırakmayacağım, dedi. Bunun üzerine Ebrehe başım tıraş etti ve Yemen toprağından bir deri kap doldurdu sonra onu Necâşi'ye gön­derdi ve şöyle bir mektup yazdı: Ey Melik: Eryât senin kulundur, ben de senin kulunum. Senin emrinde ikimiz ihtilâf ettik ve her birimizin tâatı senin içindir. An­cak ben Habeşlilerin durumu üzerine daha kavi ve onlar için daha mazbût ve daha iyi idare ederim. Melikin kasemi bana vannca başı­nım hepsini tıraş ettim. Ve yerimden bir deri kap toprağı ona gön­derdim ki onu ayaklarının altına koysun ve benim hakkımdaki ka­seminde yemininde durmuş olsun. Bu Necâşi'ye vardığında ondan râzı oldu ve şöyle yazdı: Benim emrim sana gelinceye kadar Yemen topraklarında sâbit kal. Bunun üzerine Ebrehe Yemen'de kaldı.
Reklam
IBN Hişam Fil Süresi Tefsiri
Rabbinin fil sahiplerine nasıl (muamele) ettiğini gör­medin mi? O, bunların kötü plânlarını boşa çıkarmadı mı? O, bun­ların üzerine sürü sürü kuş (lar) gönderdi ki bunlar onlara pişkin tuğladan (yapılmış) taş (lar) atıyor (lar) dı. Derken (Allah) onlan ye­nik ekin yaprağı gibi yapıverdi.» Ve şöyle buyurdu: «Kureyş emn-ü selâmete kış ve yaz kendilerini seyr-ü seferde esenliğe (ve garantiye) kavuşturulduğundan dolayı şu Beytin (Ka­be’nin) Rabbine ibâdet etsinler onlar. O (Rab ki) onlan açlıktan (kur­tarıp) doyuran, kendilerine korkudan, eminlik verendir.» Yani Allah’a, onlara verdiği nimetlere karşı şükür ederlerse Al­lah bu nimetleri kaldırmayacaktır. İbn-i Hişâm dedi ki: Ebâbil: Cemaatlardır. Araplar, bildiğimiz bir müfredini söyle­mezler. Siccil’e gelince, Yûnus en Nahvi ve Ebû Ubeyde bana ha­ber verdi ki o Arab indinde şiddetli çetin şey demektir. Ru’be b. el- Accâc şöyle dedi: «Onlara, ashâb-ı file dokunan şey dokundu. Onlara pişirilmiş tuğladan yapılmış taşları atıyorlardı. Ve onlarla ebabil kuşları oynuyorlardı.
Abdurrahman b. Sad b. Zürâre Âişe (Radiyallâhû anhâl’dan onun şöyle dediğini naklen bana haber verdi: And olsun ki. filin kaidini ve sâisini Mekke’de a'mâ ve kötürüm oldukları, insanlardan yiyecek dilendikleri halde gördüm.
İbn-i İshak dedi k i: Ibn-i Ziberâ «Dönüşten sonra oranın has­tası...» sözüyle şunu kasd eder ki: Ebrehe'nin başına gelenlerden sonra beraberlerinde taşımışlardı. Nihayet San’â’da öldü.
Kankal, mikyâl demektir. Denilmiştir ki o otuzüç men alan bir öl­ çektir. (Men takriben iki rıtıl ağırlığındadır). İşte bu tâcı Yezdicürd b. Şehriyâr’dan kahren alındığı zaman Ömer b. el-Hattab Radıyallâhi anhe getirilmiş­ti. Ona, dedesi mezkûr Enuşirvân tarafından intikal etmişti. Ömer Radiyallahu Anh'e getirildiği zaman Sürake b. Mâlik el-Müdlici’yi çağırdı ve ona Kisrâ'nın bilezikleriyle onun zinetlerini ve tacı başının üzerine koydu. Dedi ki: Allah'a hamd olsun ki Melikler meliki Kisrâ'nın tacını onun başından çıkart­tı ve onu Benî Müdlic'den bir arâbinin başına koydu. Bu İslâm’ın izzi ve bereketiyledir, bizim kuvvetimizle değil, diye emir verdi. Ömer buna Süraka’ye tahsis etmesi şunun içindir ki, Resûlullah (Sallalahü Aleyhi ve Sellem) ona şöyle demişti: Ey Sürâke, Kisrâ’nın tacı senin başın üzerine ve onun bileziklerive gerdanlıkları da senin ellerine konulduğu zaman sen nasıl olursun?
Reklam
Seyf bin Zizen
Insanlar zannederler ki : İki melik birbiriyle ittifak edip anlaşmışlardır. Kim onların ittifak ettiklerini işitir Çünkü istek büyümüştür. İkinci derecede melik olan Mesruku katlettik ve kum tepesini kanla Çünkü insanların meliki melik Yehriz kasem etmiştir ki su ile karışmış içkivi içecek esirler ve nimetleri ganimet edecektir.»
Gireceğin bir ev olarak Gumdan köşkünün başında üzerinde tâc, kurulu olduğun halde iç, sana âsân olsun. İç sana âsân olsun ki, baş aşağı helak oldular. Bugün kumaşlarını istediğin gibi sarkıt ve böbürlen.
Zühri'den bana haber verildi ki: O şöyle demiştir: Kisrâ Bâzân'a şöyle yazdı: Bana şu haber vardı ki, Kureyşden nebi olduğunu iddia eden bir adam Mekke'de çıkmıştır Ona git, tevbe etmesini iste. Eğer tevbe ederse ne a'lâ. Yok eğer etmezse onun başmı bana gönder. Bâ­zân, Kisrâ'nın mektubunu Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e gönderdi. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de ona şöyle bir mektup yazdı: Şüphesiz Allah bana Kisrâ'nın şu ayın şu gününde kati oluna­cağını va’d etmiştir. Mektub Bâzân'a gelince; dediğini gözlemek için bekledi. Ve: Eğer nebi ise dediği şey olur, dedi. Allah Kisrâ’yı Re­sûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Selleml’in dediği günde katlettirdi. İbn-i Hişâm dedi: Oğlu Şireveyh'in eli ile katl olundu.
Sanemlerin (putların) Şam'dan Mekke'ye Celbi
İbn-i Hişâm dedi : Bana Ehl-i ilimden birisi haber verdi ki : Amr b. Luhayy bazı işleri görmek için Mekke’den Şam'a gitti. Belka topraklanndan Meâb'a geldiği zaman ki o zaman orada Amâlik ( imlik b. Lâviz b. Sam b Nuh'un) zürriyeti bulunuyordu. On­ları putlara ibadet ederlerken gördü, dedi ki : İbâdet ettiğiniz ve gör­düğüm bu putlar nedir? Onlar dediler k i: Bunlar ibâdet ettiğimiz birtakım putlardır ki onlardan yağmur isteriz, bize yağmur yağdı­rırlar; onlardan yardım isteriz bize yardım ederler. Bunun üzerine onlara dedi k i: Onlardan bir putu bana verir misiniz ki onu Arap memleketine götüreyim de ona ibâdet etsinler. Onlar da Hübel de­nilen bir putu ona verdiler. Onu Mekke’ye getirdi dikti ve millete ona ibâdet ve hürmet etmelerini emretti
Reklam
Kinâne ve Kureyş telbiye getirdikleri zaman şöyle derlerdi: «Ey Allahım, senin emrine a'mâdeyim, senin emrine hazmm, se­nin emrine hazırım. Senin şerikin yoktur ancak bir şerik vardır ki o da senin içindir. Onun ve mâlik olduğunun mâlikisin.» Böylece on­lar O’nu telbiye ile tevhid ediyorlar = birliyorlar, sonra onunla bir­likte putlarını sokuşturuyorlardı Ve o putların mülkünü de O'nun eline veriyorlardı.
BAHİRE, SÂİBE. VASİLE VE HÂMİ’NİN DURUMU
İbn-i İshâk'm onlar hakkmdaki görüşü İbn-i İshâk dedi ki. Bahire şaibenin dişi yavrusudur. Sâibe ise dişi devedir, ki bir­biri peşine on dişi yavru doğurduğu zaman uzaklaştırılır ve artık sırtına binilmez. Ve yünü kırpılmaz sütü içilmez, ancak misafir içe­bilir. Bundan sonra doğurduğu dişi yavrunun kulağı yarılır sonra anasiyle birlikte yolu serbest bırakılır, onun da sırtına binilmez, yü­nü kırpılmaz ve konuktan başka kimse onun sütünü içmez. Tıpkı anasına yapıldığı gibi ona da yapılır. Bu ise Bahire’dir ki sâibenin dişi yavrusudur. Vasile: Beş batında bir bir peşine ikiz olarak ara­larında erkek bulunmayan on dişi yavru getiren bir dişi koyundur Böylece bundan sonra doğurduğu yavrular erkekler için olurdu, kız­ lar için olmazdı. Ancak onlardan biri ölürse onu yemekte onlarnn erkekleri ve kızlan ortak olurlardı. İbn-i Hişâm der k i: Şöyle de rivâyet olunur. Bundan sonra do­ğan yavrular yalnız erkekler için olurdu kızlara hiç bir şey veril­mezdi. Ibn-i İshâk dedi ki: Hâmi: Erkek hayvandır ki, onun sulbünden birbir peşine ara­larında erkek bulunmayan on yavru doğduğu zaman sırtı himaye olunur ve artık ona binilmez. Yünü kırpılmaz ve develeri arasında serbest bırakılırdı ve başka bir şekilde kullanılmazdı.
« Sizin komşunuz Besl, bizim üzerimize haram mı kılınmıştır? Halbuki bizim komşumuz ve onun darında bulunanlar sizin için helaldir
ZEMZEM İN KAZILMASINA BÎR İŞÂRET
Muhammed b. İshâk el-Muttalibi şöyle dedi: Bir ara Abdul Muttalib b. Hâşim Hicir’de uyurken rüyasında Zemzemi kazmakla emr olunmuştu. Zemzem, Kureyş kabilesinin iki sanemi İsâf ve Nâile arasında, kurban kestikleri yerin yanında gö­mülü idi. Cürhüm Mekke'den göç ettikleri zaman o kuyuyu gömmüş üstünü örtmüşlerdi. O kuyu. İsmâil b. İbrâhim (Aleyhisselâm)’ın. kü­çük iken susadığı zaman. Allah'ın ona su içirdiği kuyu idi. Anası onun için bir su aramağa koyulmuştu fakat bulamamıştı. Allah’a duâ eder ve İsmâil için ondan yardım dilerken Safâ'ya doğru gitti. Sonra Merve’ye geldi, yine duâ edip gezindi. Allah Teâlâ Cebrâil (Aleyhisselâm)i gönderdi. O da yere topuklarım vurunca su çıktı. Sonra îsmâil’in anası yırtıcı hayvanlarm seslerini işitince ço­cuğu için onlardan zarar gelir diye korktu ve koşarak geri geldi. İsmail'i, eliyle çukurun altından suyu açar ve içerken buldu. Böylece anası orayı küçük bir çukur yaptı.
Islam Oncesi Arap Edebiyatından
Her hayat birbir peşine içmektir, zaman için bir dostluk yoktur. Yoksulluk, nimet, topluluk ve azlık zamanıdır. Hayatı çokça sevmemiz ise cehl ve dalâlettir.
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.