Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam Uygarlıkları Tarihi Cilt 1

Corci Zeydan

En Yeni İslam Uygarlıkları Tarihi Cilt 1 Sözleri ve Alıntıları

En Yeni İslam Uygarlıkları Tarihi Cilt 1 sözleri ve alıntılarını, en yeni İslam Uygarlıkları Tarihi Cilt 1 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir ulus iç veya dış savaşlarla toprakları tehdit edilmedikçe yükselme ve ilerleme yoluna giremiyor.
Yanlış bilinenlerde bugün..
Bir milletin tarihi o milletin yalnızca savaş olaylarından ibaret değildir.
Reklam
Hicaz halkı nice asırlar boyunca yaratıldıkları biçimde, göçebe olarak yaşamışlardır. Uygarlık adına bir şey görebilmişlerse o da komşu bölgelerden kendi topraklarına göç eden Yahudiler aracılığıyla gelmiştir.
Sultan Gazneli Mahmut bağımsızlığını ilan ettikten sonra Bağdat'taki halifeye bir mektup yazarak, isminin hutbeye ve akçaya yazılmasını istemişti. Halife bu öneriyi kabul etmekten kaçınınca, Sultan Mahmut ikinci bir mektup göndererek halifeyi tehdit anlamında "Bağdat'ın tüm taşını ve toprağını illerim üzerinde Gazne'ye taşımak istesem bunu yapmaya gücüm yeter" diye yazmıştı.Bunun üzerine halife Sultan Mahmut'a kapalı bir mektupla cevap göndermişti. Sul-tan Mahmut halifenin mektubunu açınca, içinde besmele, besmeleden sonra bir "uzun elif", açıklığın ortasında "lam" ve mektubun sonunda da "mim"harferini, daha sonra Allah'a hamd ve Peygamber üzerine salavattan başka bir şey görmedi. Bu cevaba bir anlam veremedi ve şaşkınlık içinde çevresindekilere sordu. Onlar da bir anlam çıkaramadı.Sonunda devrin büyük alimlerinden Ebü Bekir Kuhistani'ye soruldu. Kuhistani, bu işaretler üzerinde uzun müddet düşündükten sonra, mektuptaki remizleri çözdü ve halifenin amacını anladı. Sultan ona "Bunun anlamını söyle ne istersen vereyim" deyince, Ebü Bekir "Siz halifeyi fillerle tehdit ettiniz. O da size cevap olarak bu mektubu gönderiyor. Mektupta 'elif, lam, mim' harfleri var. Bu harfler "Rabbin fil sahiplerine neler yaptığını görmedin mi? .. 'anlamını kapsayan fil suresindeki ayet-i kerimeyi anlatıyor" dedi. Bunun üzerine Sultan Mahmud'u bir ürperti ve korku kapladı. Bu işte bir uğursuzluk gördü ve davranışlarından dolayı bir pişmanlık duydu. Daha sonra halifeyle arayı düzeltip güzel bir şekilde geçinmeye başladı.
Sayfa 325 - İletişim Yayınları 1023, Tarih Dizisi 30, 5. Baskı 2016, İstanbul, Tarihut temeddünnil İslam, Çeviri Nejdet GökKitabı okuyacak
Dipnot
Tuğ-alem-hilal: Eskiden beri doğu ülkelerinde, Türkistan'da, Türk devletleri ile Hint ve Çin hükümetlerinde büyük bir sancak üzerine boyalı at kuyruğu kıllarından, dağınık saça benzer bir alamet konularak askerin önünde götürülür ve buna "haliş" denirdi. Daha sonra bunun şekli değiştirilip bir sarığın ucuna dağınık bir halde
Sayfa 236 - İletişim Yayınları 1023, Tarih Dizisi 30, 5. Baskı 2016, İstanbul, Tarihut temeddünnil İslam, Çeviri Nejdet GökKitabı okuyacak
Hz. Peygamber'in "Kim; yetim ve bakmakla yükümlü olduğu kimseleri arkasında bırakırsa bize, kim mal terk ederse mirasçısına kalır" anlamındaki hadis-i şerifinden anlaşıldığı üzere, Müslümanlar arasında mal ve mülkleri, işleri vs. diğer konuları birleştirmek suretiyle kendilerini kardeş yapmıştı.
Sayfa 159 - İletişim Yayınları 1023, Tarih Dizisi 30, 5. Baskı 2016, İstanbul, Tarihut temeddünnil İslam, Çeviri Nejdet GökKitabı okuyacak
Reklam
Kadisiye Savaşı'nda İran orduları komutanı Rüstem'in, İslam komutanı Mugire'ye hitaben "Sizler amacınız uğrunda ölümü hiçe sayıyorsunuz" demesine karşılık Mugire "bizden ölenler cennete, sizden öldürülenler ise cehenneme, yani ateşe giderler. Bizden sağ kalanlar da sizden sağ kalanlara galip gelecektir" cevabını vermiştir.
Sayfa 103 - İletişim Yayınları 1023, Tarih Dizisi 30, 5. Baskı 2016, İstanbul, Tarihut temeddünnil İslam, Çeviri Nejdet GökKitabı okuyacak
Belazuri diyor ki: "Ebu SüfyanMekke henüz fethedilmeden ve kendisi Müslüman olmadan önce Müslümanların yanına gelip kendilerini namazda bulunca ve Peygamber rüküa vardıkça onların da rüküa vardıklarını, Hz. Peygamber secde ettikçe, onların da peşinden secde ettiklerini görünce, 'vallahi hayret edilecek bir şey görüyorum. Şurdan burdan toplanan birtakım halk, o koca Rum ve Acemleri gölgede bırakacak şekilde gayet düzenli ve itaatli olmuşlardır' diyerek şaşkınlığını belirtmiştir."
Sayfa 102 - İletişim Yayınları 1023, Tarih Dizisi 30, 5. Baskı 2016, İstanbul, Tarihut temeddünnil İslam, Çeviri Nejdet GökKitabı okuyacak
Hz. Ebu Bekir'in, kendisine biat olunduktan sonra, lslamiyet'in hakikatini ve süratle yayılmasını, şan ve şevketinin desteklenmesinin nedenlerini açıklayan ünlü tarihi hutbesi şöyleydi: "Ey halk! İçinizde en layıkınız olmadığım halde üzerinize halife oldum. lyi işler yaparsam bana yardımcı olunuz. Kötü harekette bulunursam beni doğruluğa yönlendiriniz. Doğruluk emanettir. Yalancılık hıyanettir. Sizden her güçlü kişi, üzerinde bulunan başkasının hakkını ben ondan alıncaya kadar gözümde zayıftır. Her zayıf kişi de hakkını ben ona alıverinceye kadar gözümde kuvvetlidir. Sizden hiçbir kimse cihadı terk etmesin, çünkü herhangi bir kavim cihadı terk ederse mutlaka o kavim Cenab-ı Hakk tarafından alçaklık ve tembellikle cezalandırılır. Ben Allah ve Rasulü'ne itaat ettikçe siz de bana itaat ediniz. Allah ve Rasulü'ne karşı gelirsem o zaman sizin bana itaat etmeniz gerekmez."
Sayfa 97 - İletişim Yayınları 1023, Tarih Dizisi 30, 5. Baskı 2016, İstanbul, Tarihut temeddünnil İslam, Çeviri Nejdet GökKitabı okuyacak
Eski Araplara göre Şakk adındaki kâhin bir insanın yarısı yani ortadan bölünmüş insan yarısıydı. Bunun yalnız bir eli, bir ayağı ve bir gözü vardı. Aynı şekilde Arapların inanışına göre, sözü edilen kâhin kumaş gibi dürülür bir et parçasıydı. Kafatasından başka kemiği yoktu. Yüzü de göğsünde bulunurdu.
Reklam
Beni de öldürür!
Soğuk bir günde İbn Tulun ata binerek Fustat bölgesinde dolaşmaya çıkmıştı. Nil Irmağı kenarında yarı çıplak ve pejmürde bir balıkçı ile yanında aynı durumda olan bir çocuğa rastladı. Balıkçı ağını nehre atmıştı. İbn Tulun balıkçı ile çocuğun soğukta o perişan hâlini görünce çok üzüldü. Yanında bulunan Nesim adlı uşağa "Nesim, bu balıkçıya yirmi dinar ver." dedi ve yürüdü. Uşak balıkçıya parayı verdikten sonra İbn Tulun'a yetişti. İbn Tulun ise biraz dolaştıktan sonra yine aynı yerden geçti. Balıkçı yere serilmiş, ölmüştü. Çocuk da ölünün baş ucunda duruyor, feryat ediyordu. İbn Tulun önce kendi adamları olan sipahilerden birisinin bu adamı öldürerek elindeki parayı aldığını zannetti. Çocuktan durumu sordu. Çocuk ağlayarak "Bu adam (eli ile İbn Tulun'un para veren uşağını göstererek) babama bir şey verdi. Babam o şeyi elinde evire çevire sonunda düşüp öldü." cevabını verdi. İbn Tulun uşağa "Bu adamı ara, paralar üzerinde mi, göreyim." dedi. Uşak atından indi ve adamın üzerini aradı. Para olduğu gibi duruyordu. İbn Tulun paranın olduğu gibi durduğunu gördü ve çocuğa parayı almasını söyledi. Çocuk reddetti, "Bu şey babamı öldürdü, ben alırsam beni de öldürür!" dedi.
Hz. Ebu Bekir vefat ettiğinde, yanında hükûmet parası olarak yalnız bir dinar bulunmuştur ki o da beytülmâle ait bir çuvaldan çıkmıştır. (...) Vefat ettiğinde yalnızca iki parça elbisesi kalmıştı. Onlarla kefenlenip gömülmesini vasiyet etmiştir.
117 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.