İslama Davette Fikri Hastalıklar kitaplarını, İslama Davette Fikri Hastalıklar sözleri ve alıntılarını, İslama Davette Fikri Hastalıklar yazarlarını, İslama Davette Fikri Hastalıklar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Birlik ve beraberlik içinde olmayan veya inancı zayıf, imanı sönük olan bir topluluk, bilek ve silah gücünü kullansa da onun sonu neticede yine felakettir."
Zaman zaman İslami alanda tabii ve olağan olmayan görüntüler su yüzüne çıkar. Bu görüntünün arkasında onu hareket ettiren kuvvet gizlidir. Bu kuvvetler Müslümanları esas problemleriyle meşgul olmaları yerine onları zayıf düşürmek için iç mücadele ve çekişmelerle meşgul eder.
Bu görüntüler gerçekte ilmî ve İslami olmaktan uzak olmasına rağmen çoğu zaman ilmî ve İslami kisvelere büründürülür.
"Grupçuluk, İslam coğrafyasında bütün çelişkilerin doğması için münasip bir ortamdır. Düşmanlar tarafından istenilen de budur. Çünkü İslam düşmanları Müslümanlar arasında çelişkiler oluşturarak onları oyalamayı arzu ederler."
İbn Ömer (r.a) :
"... Müsibetimizi dinimize kılma. Dünyayı ne en büyük kederimiz ne de ilmimizin kaynağı yap. Bize acımayanı bizim başımıza musallat etme."
Müslüman kardeşler, birinci derece kuvvetin iman ve inanç gücü olduğunu, hemen bunun peşinden birlik ve beraberlik gücünün geldiğini, bilek ve silah kuvvetinin onların ikisinden de sonra geldiğini çok iyi bilmektedirler. Bir millette bunların hepsi bulunmadıkça ona güçlü bir millet denilemez.
İman gücüne, insan eşitliğine siyasi tecrübe ve uyanıklığa sahip olmadan, tertip ve düzeni kurmadan askeri kuvvete sahip olmak, kendini begenme, gurur ve kibir gibi her türlü ruhi afetlere bir giriştir. Bunlar normal bir insanın bile uzak durması gereken sıfatlardır. Nasıl olur da İslam davetçisi ve bu alanda uğraşan kişi nefsini bu kötü ve çirkin vasıflarla donatabilir.
İmam Nevevi şunları söyler:
"Ehli sünnet âlimleri, ehli kıbleden olan hiçbir günahkarı kâfir saymamışlardır. Bidat ve heva ehlini de kâfir saymamışlardır. İslam dininde zaruretten (inanılması mutlaka gereken şeyler) bilinen şeyleri inkâr eden kimselerin küfrüne karar vermişlerdir."
İbni Ömer rivayet ediyor:
"Resûlullah bir meclisten kalktığında şu duayı yapardı:
"Allah'ım, bizimle, Sana olan isyanımız arasına giren korkundan, cenneti müjdeledigin itaatinden, dünya musibetlerini hafifleten yakini bilgiden bize de ver, Allah'ım, kulaklarımızı, gözlerimizi faydalandır. Düşmanlarımıza karşı bize yardım et. Musibetimizi dinimizde kılma. Dünyayı, ne en büyük kederimiz ne de ilmimizin kaynağı yap. Bize acımayanı bizim başımıza usallat etme."
"Bugün grupçuluk, İslam düşmanlarının İslam coğrafyasına yönelip hücum edebilecekleri uygun bir ortam, otlağı bol bir mera durumundadır.
Bu ortamda görünüşte İslami sembol ve işaretler vardır ama görünmeyen yüzü yayılmakta olan bir şerdir."
"Bugün grupçuluk , İslam düşmanlarının İslam coğrafyasına yönelip hücum edebilecekleri uygun bir ortam, otlağı bol bir mera durumundadır. Bu ortamda görünüşte İslami sembol ve işaretler vardır ama görünmeyen yüzü yayılmakta olan bir şerdir..."
Ey Müslüman kardeşler! Ey bilhassa aceleci ve heyecanlı olanlar! Bu toplantınız da kürsüden şu yüksek sesli konuşmamı iyi dinleyin! Sizin bu yolunuz planlanmış, tanzim edilmiş, sınırları çizilmiş. Hedefe ulaşmak için en uygun yol olduğuna kanaat getirdiğim bu yolu bırakmayacağım. Ondan şaşmayacağım. Evet, bu yol uzun olabilir, fakat bundan başka bir yol yoktur. Kahramanlık ancak sabretmekle, azimle, ciddiyetle ve hiç durmadan çalışmakla belli olur. Sizden her kim meyveyi olgunlaşmadan önce toplamak ister veya çiçeği açılmadan önce koparmak isterse ben onunla aynı görüşte değilim. Böyle birisinin bu davayı bırakıp başka davalara gitmesi daha uygundur. Kim de, çekirdek bitip, ağaç olup, meyve verip olgunlaşıncaya kadar benimle sabrederse onun mükafatını Allah verecektir. Elbette iyilik edenlerin mükafatı olan "ya zafere erip yeryüzüne hakim olma ya da şehit olup ebedi saadete erme " bizlerden uzak olmayacaktır.