İslamdan Dönenler ve Yalancı Peygamberler

Bahriye Üçok

İslamdan Dönenler ve Yalancı Peygamberler Sözleri ve Alıntıları

İslamdan Dönenler ve Yalancı Peygamberler sözleri ve alıntılarını, İslamdan Dönenler ve Yalancı Peygamberler kitap alıntılarını, İslamdan Dönenler ve Yalancı Peygamberler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Putperestliğin devri geçiyor
"Milâttan sonra VI. Yüzyılın ortalarında Arabistan'da putlara artık eskisi gibi rağbet eden kalmamıştı. Araplar taştan ağaçtan yapılmış tanrıların dünyayı ve kâinatı idare edemeyecekleri inancına artık varabilmişlerdi. Her ne kadar başları darda kalınca gene onlara müracaat ediyor, kurbanlar kesip kanlarını bu putların üstlerine sürüyorlar idiyseler de, amaçları gerçekleşmeyince onlara küfretmekten de geri kalmıyorlardı . Hattâ Beni Hanife'nin uzun yıllar boyunca taptığı putu bir kıtlık sırasında yemiş olması, Araplar'ın tanrılarına bağlılıklarının ne derece gevşediğini göstermeğe yarayacak bir örnek teşkil etmektedir."
ESVED ÜL-ANSÎ
Anlaşılıyor ki, Esved ül-Ansi Medine hükumetinin Yemenli müslüman halktan topladığı zekat malları ile Musevi, Hristiyan ve Mecusilerden aldığı cizyeye muhalefet etmekle kalmayıp Elçi Muhammed'in hasta olmasından faydalanarak, Kureyşlilerin Yemen'deki hakimiyetini de yıkmak istiyordu.
Sayfa 60 - Cem YayıneviKitabı okudu
Reklam
Hazreti Muhammed'in Musevilik ve Hristiyanlığı reddeden, sade bir dine sahip olan kimseleri işaret için Hanif kelimesini kullandığını kaydediyor
İslâmiyetin çıkışı sırasında Arapların genel olarak dini putperestlik idi. Bahreyn, Oman, Yemen, Necran bölgelerinde Mecûsilik, Hristiyanlık, Mûsevîlik sayılabileceği gibi, ayrıca Hristiyanlığın Yakûbilik ve Nestûrilik şekli de burada kendine taraftar bulabilmiştir. Fakat Mekke ve etrafı Hicaz'da bu dinlerden hiçbiri yerleşememiştir. Orada ecdadın yaptığı putlar, Kâbe'nin içini süslemektedir. Kureyşli Araplar'ın kutsal tanıdığı ve taptığı putların sayısı ise üçyüz altmışı bulmakta idi. Kâbe'nin en önemli putu Hubel, Kureyş kabilesinin putu idi. Kâbe her nekadar putperest Araplar' ın müştereken kutsal tanıdığı bir yer olmuşsa da bundan gayri, Yarımadanın başka başka yerlerinde yüz kadar tapınak daha vardı ve onların da etrafı tavaf edilir, kurbanlar kesilir, bunlara hediyeler sunulurdu.
Sayfa 8 - Ankara Üni. İlahiyat Fakültesi Yayınları
Ömer bin Hattab' ın da söylediği gibi " Araplar yalnız malları için hasistiler." Bu iktisadi ve siyasi durumdan faydalanmak isteyen bazı kimseler, kendi kasaba ve bölgelerini Medine hükûmetinin nüfuzundan sıyırarak kendi şahıslarına bağlamak ve böylece zekât veya başka adlarla toplayacakları vergileri, kendilerinin ve kabilelerinin refah seviyesini arttırmak için kullanmak istiyorlardı. İşte böyle bir gayeye ulaşabilmek için bazı kimseler peygamberlik iddiasını da kendilerine uygun bir yol olarak seçtiler.
Sayfa 34 - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi YayınlarıKitabı okudu
ESVED ÜL-ANSÎ
Asıl adı Abhala bin Kââb bin Avf olan Esved'e Zul'l -Hımar , yahut Zu'l- Hımar da denmektedir. Birincisi peçeli, ikincisi eşekli demek olan bu iki lâkabın her ikisi de doğru olabilir Çünkü Esved'in aşağıda göreceğimiz üzere, bazı marifetler yapan bir eşeği varmış . Diğer yandan Esved'in her zaman bir peçe ile örtülü olarak gezmesinden dolayı Zu'l-Hımar lâkabını taşımış olması da muhtemeldir . Zira Samiler'de kâhinlerin ve peygamberlerin çok kere bir peçe taşımaları eski bir gelenek icabı idi. Musa Peygamber'in de böyle bir peçe taşıdığı İncilde yazılıdır.
Sayfa 35 - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
83 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.