İslam Düşünce Tarihinde Yenilik Arayışları Kişiler, Fikirler, Akımlar

İslam'ın Yenilikçileri 1. Cilt

Recep İhsan Eliaçık

En Beğenilen İslam'ın Yenilikçileri 1. Cilt Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen İslam'ın Yenilikçileri 1. Cilt sözleri ve alıntılarını, en beğenilen İslam'ın Yenilikçileri 1. Cilt kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gelenekçi-Yenilikçi ayrımı genellikle reddedilir. Gelenek, adı üzerinde "gelen şey" demektir. Gelenek, "yaygın, yerleşmiş, benimsenmiş, durmuş-oturmuş" olduğundan halk kitleleri zaten doğal olarak gelenek üzerinedir. Bu nedenle vulgarizeye, propagandaya, kendini tanıtmaya ihtiyacı yoktur. Ama yenilik, adı üzerinde yeni olduğundan kendini tanıtmaya, vulgarizeye, propagandaya ihtiyacı vardır.
Üzerinden zamanın geçtiği her şey eskimektedir. Bu nedenle dünya dönüp durdukça, eskilerle yenilerin, dünle bugünün, geçmişle şu anın gerilimi/çatışması da sürüp gidecektir...
Reklam
O da onu yapmış Hz. Peygamber'e "Putları terk edersek Kureyş aç kalır:' demiştir. Burada Ebu Cehil, Arap toplumunun geçmişinin, kurulu düzeninin, yerleşik gelenek ve törelerinin simgesiyken; Hz. Peygamber, bu topluma yeni değerler getirmenin, geçmişi ve kurulu düzeni sorgulamanın, yerleşik alışkanlıkları değiştirmek istemenin simgesi haline gelmiştir.
İşte Hz. Ali, Ebu Zerr ve Ammar gibileri Hz. Peygamber'le yükselen yeniliğin devamcısı konumundaydılar. Karşılarında oluşan eski derin devlet bloku, kökleşmiş Arap/Kureyş muhafazakarlığını, bunlarsa Hz. Peygamber'le başlayan "yeni değerleri" savunuyorlardı. Kureyş uluları cahiliye döneminde Hz. Peygamber'e karşı "eskiden yok idi iş bu rivayet yeni çıktı" şeklinde beliren gelenekçi argümanı kullanmışlardı. Aynı iddiayı bu kez İslami dönemde Hz. Ali, Ebu Zerr, Ammar gibilerine karşı kullanmaya devam ettiler. Ancak bu kez bunu Müslümanlaşmış olarak yapıyorlardı. Aslında bu gelenekçi argüman bütün Emevi Saltanatı boyunca (92 yıl) devam etmiştir. Onlar daima mülkün asıl sahibi, karşısındakiler sonradan ortaya çıkmış, "ne idüğü belirsiz bir takım yeni türediler:'dir ...
Fakat Hz. Muhammed’den sonra da medeniyetler Şeriâtî’nin gelgit hareketi dediği durumu yaşamaya devâm etmişlerdir. İslâm ümmeti Câbirî’nin tâbiriyle rasyonele değil, irrasyonele veya hermetik âtıl akla, Hasan Hanefî’nin tâbiriyle antropolojiye değil teolojiye, metafiziğe yönelmiştir. İkbâle göre de İslâm’ın gelişi aslında akıl ve tecrübe çağının başlaması anlamına gelmekteydi. Çünkü risâlet kendi kendini feshetmişti. Bunun anlamı şuydu; İslâm’dan önceki eski dünyâ, yâni Hind, Yunan, Budizm, Manehizm, Yahûdîlik ve Hıristiyanlık gâipten gelecek haberler veya kurtarıcılar beklentisi içindeydi. İslâm bu beklentileri sona erdirerek artık insanın kendisi, aklı ve tecrübesiyle tabiatla baş başa kaldığını ilan etti. Bu bir anlamda bilimin de doğuşu demekti.
İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİNDE YENİLİK ARAYIŞLARI KİŞİLER, FİKİRLER, AKIMLAR - ŞUBAT 2011 - İNŞA YAYINLARIKitabı yarım bıraktı
DİA'ya Ehl-Bid'at maddesi yazan Yusuf Şevki Yavuz, Ehl-Bid'at kavramının Kur'an'da ve Hz. Peygamber'in kullanımında geçmediğini, bu tür rivayetlerin sonraki dönemde ortaya çıkan tartışmalar neticesinde hadis kitaplarına sokulduğunu söylüyor.
Reklam
62 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.