Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İspirto Türk

Gökhan Göbel

İspirto Türk Gönderileri

İspirto Türk kitaplarını, İspirto Türk sözleri ve alıntılarını, İspirto Türk yazarlarını, İspirto Türk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
İspirto Türk veya "Ne dediğimizi biliyor muyuz"?
"İspirto Türk" kitabına bir inceleme yazma isteği benim dilimiz mevzusuna verdiğim ehemmiyetten doğdu.İspirto Türk kitabının yazarı Gökhan Göbel kitabın arka kapağında bulunan yazısında "Yazımız dolayısıyla öğrendiklerimi ihtiva eden bu kitaptaki bilgiler esasen ilk tahsilimizde,en genç orta tahsilimiz sırasında öğrenmemiz icap eden
İspirto Türk
İspirto TürkGökhan Göbel · Tiyo Yayınevi · 202013 okunma
Türk mürekkebini benzersiz kılan şeyler nelerdi? Evvelâ bugün hâlâ sanki yeni yazılmış gibi duran ve asırlardır başta selatin camileri olmak üzere diğer bazı camilerinde duvarlarında asılı duran levhalar bugüne Türk mürekkebiyle yazıldığı için gelebilmiştir. Kalemden kolayca akışı, kuruduktan sonra rengini kaybetmemesi, kötü kokmaması ve
Reklam
Müslümanların soyadı olmaz, künyesi olur. Rasûl-i Ekrem'in künyesi Ebu'l Kâsım idi. Çünkü Rasûlullah'ın Hatice validemizden olan ilk erkek evlâdının ismi Kâsım idi. Biz Müslümanlar soy sop davası gütmeyiz, güdene de iyi gözle bakmayız. Kiliseye kayıtlı Hristiyan da değiliz. Çünkü asırlarca sadece onların soyadı olmuştur ki Kilise’nin işi hem kolaylaşsın hem de insanlar üzerinde daha rahat baskı kurabilsin diye. İsmet Özel Taşları Yemek Yasak kitabının önsözünde imzasını “İsmet Ebu'l Hasan Bin Ahmed” şeklinde atmıştı. Doğrusu budur. Kimin oğlu, kimin babası...
Türkiye'de insanlar bilhassa son zamanlarda çocuklarına iki isim koymaya meraklılar. Bunu yaparken belki sevdikleri şairlerin, ediplerin isimlerini de kendilerine misal alıyorlar ki olabilir, makuldür. Lâkin Türkiye'de Orhan Veli'nin ismini bilen kaç kişi onun meşhur şiirinde de zikrettiği gibi “Veli'nin oğlu” olduğunu bilir?
Kur’an harfleriyle doğan ve yine o harflerle gücünü gösteren Türkçe, bir yanda İranlılara “Türkçe bilenin işi rast gider" sözünü söyletmiş; öbür yanda Balkanlarda “Türkçe bilmez Allah'ta korkmaz” dedirtmiştir.
Okuryazar takımından olup da 1928'de harf inkılâbı müdafii insanlar ise her bakımdan düşüklükle malûldü. Türkçe yazısı ile kaim iken iki kelimeyi zor bir araya getirenler şiddetli inkılâp müdafii oldular. Meselâ Mina Urgan'ın üvey babası Falih Rıfkı Atay. 1923'ten 1950'ye kadar 27 sene boyunca milletvekili idi. İnkılâpların
Reklam
Girit'te Müslüman olan Rumlar Rumcayı Kur’an harfleri ile yazarken Ermeniler gibi “Türkçe” konuşan Karamanlı Rumlar Türkçeyi Rum harfleri ile yazarlardı . Yazı, dinin milliyetin alâmet-i farikasıdır.
Cuma günü biz Müslümanlar için bayramdır, tatil değil . Cuma Suresi’nin onuncu ayetinin Hasan Basri Çantay meali şöyledir: “Artık o namazı kılınca yer(yüzün)e dağılın, Allahın fazlından (nasib) arayın. Allah'ı çok zikredin. Taki umduğunuza kavuşasınız."
Mesai bakımından hafta tatili kavramı ile Cumhuriyet'in ilânından sonra tanıştık. Daha önce Osmanlı zamanında herkesin dinine göre cuma, cumartesi, pazar günlerinde çalışmadığı vakidir ama sabit ve daimi bir hafta tatili olmamıştır. Hafta tatili ilk defa İzmir İktisat Kongresi'nde teklif edildi ve Cumhuriyet'in ilânından bir yıl sonra 1924’te kanun oldu. Tatil günü de “cuma” olarak tespit edildi. Cumhuriyet ilan edildikten hemen sonra 5 Kanun-i Evvel 1923 tarihli İkdam gazetesinden bir haber: “Cuma tatili hafta tatili demektir. Memalik-i ecnebiyede nasıl ki pazar günleri tatil günü olarak kabul edilmişse İslâm memleketlerinde de tatilin cuma olması tabiidir... Memleketimizde henüz mesai kanunu bulunmaması dolayısıyla genç çocukların bilâ kayd ü şart çalışması mecburiyeti karşısında onları haftada bir gün ispor gibi, tenezzüh gibi şeylerle takviye etmeliyiz ki vücutları çarçabuk yıpranmasın...” 1936'da ise cuma günü yerine pazar günü resmi tatil günü olarak kabul edildi.
“Mevlid” ve "milad” kelimeleri "doğmak” mânâsına gelen "velede" kökündendir. Türkçede "mevlid” Rasûl-i Ekrem'in doğumuna işaret ederken “milad” Hıristiyanlara göre tanrının, Hz İsa'nın doğumuna işaret eder. Milad kelimesi başka anlamda kullanılmaz Türkçede. Mütercim Asim Efendi'nin lügatini açıp bakarsanız bunu orada da görürsünüz.
Reklam
Bir de maskara kelimesi “Maskaralık yapma!” deriz. "Maskaralığın lüzumu yok!” deriz. Şimdi pek demiyoruz ama "apukurya maskarası” diye bir tabir de var Türkçemizde. Maskara kelimesi Türkçeye İtalyancadan geçmiş. İtalyancaya da Arapçadan geçmiş olabileceğini söyleyenler vardır. Kelime İtalyancada maske anlamına geliyor. İstanbul'da Rumların paskalya öncesi girdikleri Büyük Perhiz’den önce tertip ettikleri karnavala apukurya denir. Aslı apokreastır bu kelimenin. Etten uzaklaşmak gibi bir anlamı var. Perhize girecekler ya... Apukurya günlerinde Rumlar İstanbul sokaklarında maske taktıkları ve bilumum maskaralık yaptıkları için maskara kelimesi Türkçede soytarılık, rezillik anlamlarına gelir. Makyaj malzemesi olan maskara da aynı maskaradır.
İsmet Özel Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir kitabında: “Ne ki yazıya geçirilmiştir onu kıskançlıkla korumak lâzımdır. Türk milletinin mümtaz vasıflarından biri okuma yazma bilmese bile yazıyı ayakaltında bırakmayışıdır." diyor ve sual ediyor "Hangi yazıyı?” Harf inkılâbı yapıldı diye bizatihi yazının, yazanın, yazılanın, okumanın, okuyanın, okunanın değeri Türkiye'de arttı mı? Yoksa bir milletin mümtaz vasfı yok mu edildi?
Senet sepet .. Senet kelimesi dayanılacak şey demektir. Bir malın, hakkın veya meblağın kime ait olduğunu tasdik eden vesikaya da senet deriz. Bu ikilemedeki sepet ise içinde eşya taşıdığımız alet değildir. Peltek se ile yazılan sebet ثبت diye bir kelimemiz var. İspat ve sabit kelimeleriyle aynı kökten olan bu kelime delil, hüccet anlamına gelir. Aynı kökten olan "sebt" kelimesi ise kaydetmek, yazarak zaptetmek demektir.
İstiklal Marşı'nda kahraman ırk dendiği zaman 13. asırdan beri küfrü ve kâfirleri gerileterek onlara karşı galip gelen insanları ve bu toprakları vatan tutan insanlarla başlayan bir damarı anlamamız lazım..
Okuma yazma bilmemek veya ümmi olmak, cahil olmak demek değildir . Cehalet elifi görünce mertek sanmaktır. Türkeli’nde cehaletin ölçüsü bu sözle tespit edilmiştir. Bugün elifi mertek bile sanamayanlar tarafından ifade edilen cehalet ölçüleri bizim ölçülerimiz değildir. Elif, elifbamızın ilk harfidir. Türkçede elif demek doğruluğa, başlangıca işaret eder. Şöyle bir şekli var: ا. Elif kendisinden sonra gelen harfle bitişmez. Ebced hesabına göre de 1 sayısının karşılığıdır. Aynı zamanda Allah lafzının da ilk harfi eliftir. Tabiî olarak asırlarca elifi görse mertek sanır denenlerin hiçbirisi Müslüman değildi. Çünkü Allah lafzının ilk harfi olan elifi bilmeyen, tanımayan bir Müslüman yoktu. Okuma ve yazma bilmese de Müslümanlar Elif/ا’i doğruluğundan, Kaf/ ق’ı iğriliğinden bilirdi. Nitekim argoda kullanılan bir ifade daha vardır. “Elifi bilmez götünü silmez” denir. Buradan elifi mertek sananların kimler olduğunu çıkartabilirsiniz. Okuma dahi bilmeyen nice ustalar mezar taşlarına Allah lafzını nakşettiler. Harf inkılâbından sonra Latin yazısıyla da Türkçe yazılabildiğini göstermek hevesindekilere dönüp “Hani bunun elifi?” diye soran Türk milletiydi. “Olur mu, gayr-i müslim Türkçe konuşanlar da vardı!” diyenler olabilir. Evvelâ onun adını koyalım. Evliya Çelebi gayr-i müslim olup da Türkçe konuştuğu iddia edilenler için “Bâtıl Türk lisanı kelimât ederler.” der. Zira bunların kahir ekseriyeti Ermeniler ve Rumlardı ve bu iki millet de bâtıl Türkçelerini Ermeni ve Rum alfabesiyle yazarlardı. Yani onlar da elifi mertek sananlardandı. Yazısız Türkçe bâtıl Türkçedir.
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.