İstanbul'da Bir Yahudi Ailesi 2 kitaplarını, İstanbul'da Bir Yahudi Ailesi 2 sözleri ve alıntılarını, İstanbul'da Bir Yahudi Ailesi 2 yazarlarını, İstanbul'da Bir Yahudi Ailesi 2 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Rebecca, hayatının aşkını bulmuştur. İkinci Dünya savaşı yılları hiç bitmeyecek gibi gözükse de hayatını etkileyen yeni maceralara doğru ilerlemektedir.
Savaş yılları milliyetçilik ve yahudi düşmanlığı ile boy gösterir olmuş. Şartlar daha da zorlaşmıştır artık.
Rebecca’nın özgür ruhu, mücadeleleri ve aşkı ile bütünleşen bir çırpıda okuyup bitireceğiniz ve bir sonra ki diyeceğiniz heyecanlı bir film tadında
Öncelikle İmparatorluk Çökerken İstanbul’da Bir Yahudi Ailesini okumanızı ve ardından bu kitap ile taçlandırmanızı öneririm.
"İstanbul'da Bir Yahudi Ailesi"nin devam kitabı. Birinci kitapta da olduğu gibi toplumun ve Yahudilerin yaşadığı sorunlardan ziyade ana karakter çevresinde şekillenen bir hikaye. Toplumsal olayların ana karaktere yaşattığı psikolojik durumlar, karakterin kendi mücadelesi kitap ismiyle uyuşmuyor maalesef. Onun dışında olayların kendini merak ettirmesi, başarılı kurgu bu 2 kitaplık seri hakkında sevdiğim özellikler. Bence birinci kitap okunmadan akrabalık ilişkileri ve gelişen olayların altında yatan sebepler anlaşılmaz.
Diktatör Perez Jimenez eğitimin, isyanın tohumu olduğuna inanıyordu; bir sürü koleji ve üniversiteyi kapattırmış ve geride kalanlardaki hocaları kapı dışarı etmişti.
Hayatımın tekdüzeliğinin ne kadar işime geldiğinden söz etmek istemedim. Keşfedecek ya da kanıtlayacak bir şeyler olmamasının ne denli huzur verici olduğundan ...
Yeni Dünyada hayat, 1492 yılında Christoph Colomb'un keşfiyle başlıyordu! Hiç kimse lspanya'daki Yahudilerin öyküsünü bilmiyordu. işin ilginç yanı, Osmanlı imparatorluğunda konuştuğumuz ladino, hemen hemen Kızılderililer kadar horgörülen Meksikalı işçilerin şivesini andırıyordu!
- Eninde sonunda hepimiz, başkalarının hakkımızda düşündükleri gibi oluruz, diye noktaladı konuşmasını Georgette.
Ben buradaki Yahudi toplumunun kıstaslarına uymuyorum.
Çocuklarım, mahalledeki çocuklarla aynı kiliseye gidiyorlar.
Zaten din yöresel bir olay.
Öylesine bir endişe içinde yaşıyordum ki, önemli bir görev üstlenmem olanaksızdı. Her an olabilecek önemli bir olayın beklentisi içindeydim sürekli, ama hiçbir şey olduğu yoktu ...
Türkiye'de konuşulan ladino ile Güney Amerika'da konuşulan castiliano arasında inanılmaz benzerlikler vardı. Sanki benim sürgünümle, hepsi birbirinden anlamlı, nesiller öncesinden kalma diğer sürgünler arasında bir bağ varmış gibiydi.
Merida'dan el yazması kitaplar ısmarladık. Judeo - Espagnol dilinin Amazonlardaki Kızılderililer tarafından aktarıldığını keşfettik. XVI. yüzyıldan itibaren, Portekiz'de yaşayan Yahudiler, bir Portekiz sömürgesi olan Brezilya'ya yerleşmeye
başlamışlardı; çünkü burada engizisyon lspanya'dan birkaç yıl sonra başlamıştı, bu süre içinde çok sayıda Yahudi Estremadure sınırına dayanmıştı bile. Ardından bir kez daha kaçtılar, bu kez daha uzaklara, ltalya'ya ve Osmanlı imparatorluğuna, içlerinde daha cesur olanlarıysa Yeni Dünya'ya. Brezilya çok büyük bir ülkeydi... Sefaradlar Para Eyaletine, Belem'e ve Manaus'a yerleştiler. Günümüz Turcos'larının ataları, ormana girmeyi başaran, nehir boyunca ilerleyebilen ve Amazonlardaki kabilelerle takas usulü ticari ilişkiler kurabilen ilk Beyazlardı.
İşte bu sayede Kızılderililer, dillerine ladino sözcükler katabildiler!
Kalabalık ailesinden kaçıp kendini bulmaya çalışan Rebecca,yahudi düşmanlığı ve savaşın yıkıcılığını,mücadelesini,aşkını konu alıyor.Yazarın dili biraz ağır olsada severek okumak ve kendini o anın içinde yaşamak işte bu çok daha başka.