it cazı bana küçük iskender'in hayal dünyasını açan bir kapı oldu demek isterdim ama ona bir hayal dünyası demek istemiyorum. çünkü hayal dünyası lafının klişeliğinin içinde boğulacağımı hissediyorum bunu yazarken. oysa onun her kelimesi, her tamlaması (tamlananı ve tamlayanıyla) o kadar uzak klişelikten ve o kadar farklı ki, sanki bulutların arasında havada asılı dururken her gördüğün yerden bir parça bulut kapıp sepetine dolduruyorsun gibi, bulutların oluşturdukları o eşsiz şekillerin içinde kaybolmak, her baktığın yerde farklı bir dekorasyonla karşılaşmak gibi. abarttığımı düşünebilirsiniz. ama bence abartan ben değilim, abartan it cazı'nın bestekarı..