Hakikat Saraptadır kitabından tanıdığımız Yargıç Vilhelm'in, evlilik üzerine güzellemeleri de diyebiliriz. Yer yer içine estetiği dâhil etmiş olsa da etik bir çerçeveden değerlendirdiği muhakkak lakin bu değerlendirmeye kattığı ulvilik, kutsallik durumu dini -ilahi- bir mertebeye de komşu kılıyor. Yıllar zarfında Søren ile geliştirdiğim duygusal bağ konuya objektif bakış açımı sabote etmeye pek müsait olduğu için ve onun şair yönü insanı ayartmaya pek münasip olduğu için yazılanlara mesafeli durarak degerlendirmeyi kendim için daha uygun görüyorum.
Søren böyle ama, kendinizde ister estetik, ister etik, ister dini bir yaşam tarzı benimsemiş ve örgütlemiş olun ; muhakkak bir yerinden ona denk geliyorsunuz. Her bir evreyi olabildiğince derin, olabildiğince şairane, olabildiğince çarpıcı ve haz dolu anlatıyor. Kendi hayatını etik ve belki daha çok dini mertebeye yerleştirmiş bir şahsiyet olan sevgili Kierkegaard, okuyucusuna hitap ederken en ince detayı, zaafiyetleri ve dirayeti, tutkuyu ve kararlılığı en üst mertebeye taşıyor. Hayatım bu adama hayranlık duygumu çoğaltarak geçecek galiba .
(Bu kitabı okurken sürekli aklıma Regine'nin gelmiş olması sanırım normal. Onun isteği de buydu zaten. Onun anıldığı her yerde Regine'nin de anılması. O hatirlandikca Regine'nin de hatırlanması. )
Søren sürekli bilincimi ve ruhumu sabote ediyor. Mutlaka davacı olacağım, onunla karşılaşmak için