~Jane Eyre ve Acıları~
Ardından gelen sonsuz mutluluğu dahi bu başlığı engelleyemez, üzgünüm.
Romanın başından sonuna kadar neredeyse gerek çevresindeki insanlar gerekse yaşadığı talihsizlik ve gerekse ruhsal devinimleri adeta Jane için kusursuz bir acı idi. Bunlar sonunda ortaya çıkan “Jane” kaderini değiştirecek karaktere sahip olmuştu. Bunun ne kadar farkında olmasa da. Jane Eyre’in okuyucu da merak uyandıran tarafı o uysal, nazik görünümlü kadın ruhunda bir ateş olmasıydı. Her an alevlenecek ve o alev neye mâl olacak sorusuyla karşı karşıya bırakan bir Jane Eyre karakteri. Jane Eyre uzakların, gitmelerin kadınıydı. Birinci ciltte bunu o kadar derin hissediyorsunuz ki lakin ikinci cilde geçtiğinizde artık dur Jane gitme kal diyorsunuz. Artık siz de kitabı okur iken acı çekiyorsunuz. Ama bir yandan evet bu gitme isteğinin arkasında yine bir şeyler var. Jane Eyre’in hangi cehennemde gözyaşı dökecek olması bir süre sizi bunaltsa da bir kıvılcım ile size tekrardan okuma gücünü veriyor. Romanı okur iken acı ile kıvranmak, heyecandan çılgına dönmek, romantik bir aşktan haz almak istiyorsanız “Jane Eyre’yi” hiç düşünmeden okumalısınız.
En eksik bulduğum tarafı sonu bu kadar üstün körü bitmemeliydi. Sürece ne kadar odaklanılmışsa sonuca o kadar önem verilmeliydi. Bu sizi okumaktan vazgeçirecek bir unsur olmadan okumaya başlamalısınız.
İyi okumalar diliyorum…