Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kadın Sorunu Üzerine Seçme Yazılar ve Clara Zetkin Üzerine

Clara Zetkin

Kadın Sorunu Üzerine Seçme Yazılar ve Clara Zetkin Üzerine Sözleri ve Alıntıları

Kadın Sorunu Üzerine Seçme Yazılar ve Clara Zetkin Üzerine sözleri ve alıntılarını, Kadın Sorunu Üzerine Seçme Yazılar ve Clara Zetkin Üzerine kitap alıntılarını, Kadın Sorunu Üzerine Seçme Yazılar ve Clara Zetkin Üzerine en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Erkeğin çıkarcılığı, daha güçlü olanın kanlı şiddeti, ka­dının ve toplumsal etkisinin gelişmesini demir zincirlere vurdu ve bu olgunun üstünü adi ikiyüzlülükle, «ev ka­dınının şerefi» ve iç yaşamının zenginliği· üzerine duy­gusal edebi soytarılıklar ve boş lafazanlık dırdırlarıyla örtmeye çalıştı.
Kadının doğal mesleğinin annelik olduğu; çocukların eğitimi ol­duğuna dair hiç itiraz kabul etmez bir açıklamayla, ka­dının toplum içerisinde her türlü görev ve hak talebini peşinen yok edebileceklerini, hatta bu «ahlaki» sebeplerle iki kez yok edebileceklerini sanmaktadırlar.
Reklam
Geleceği ancak, kadınları ortak savaşçılar olarak kazanırsak elimize alabileceğiz. August Bebel’in «Kadın ve Sosyalizm»
Sayfa 140
Havva’nın suçu sonucu günahkârlık masalından, kadın ilkede günahkar, şeytani, ve cennetlik olmanın önünde en kudretli engel gören asketizm (zevkten feragat) öğretisinden, kadının değersizliği, düşük değeri ve aynı zamanda erkeğe karşı itaatkârlık ve boyun eğme görevi türetilmiştir.
Esas mesele, anne tarafından eğitim değil, bilakis çocuğun gelişme kanunlarının bilinmesine ve gözetilme­sine dayanan, anlayışlı ve sevgi dolu bir eğitimdir.
Çocuk eğitiminin kadının en önemli görevi olduğu tezinin karşısında bir başka önemli gerekçe daha bulunmaktadır. Eğitmek isteyenin bizzat kendisi de eğitilmiş olmak zorundadır. Kadının bugün, kelimenin geniş anlamında bu talebe ne kadar az uygun düştüğü üzerinde durmak bile gereksizdir. Yüzyıllardan beri boyunduruk altına alınan ve köleleştirilen, doğuş­tan itibaren sistematik bir şekilde fiziki ve ruhi köreltmenin hedef tahtası olan kadın, kaçınılmaz olarak, ye­terli gelişmemiş olan ve tek yönlü gelişen bir yaratıktır. Erkekler kendi aralarında kadını aslında insan türünün aşağı bir türü olarak görürler. Ve ne hayret verici iştir ki, insanlığa yaraşır bir konum için her mücadele çaba­sında, her uygun anda efendisi ve ustası tarafından aşa­ğılık olduğu hatırlatılan bu gelişmemiş yaratık, yetişen kuşakları eğitmek üzere doğa tarafından «seçilmiş» ol­sun!
Reklam
Kadının durumu daima, halkın üretim faaliyetinde bulunan yığınlarının durumuyla eşitti; o da onlar gibi bağımlı idi ve haktan yoksundu.
Sesli Güldüm
...Daha kurulduğunda, böyle bir aile, ahlaki önkoşuldan yoksundur. Onun kurulmasını kişilik değil, para tayin eder. Orada şu geçerlidir: Sermayenin birleştirdiğini, duygusal bir moral ayırmamalıdır. ("Yaşa!") Böylece evlilik ahlakında iki orospuluk bir erdem sayılır.
Kadınların öğrenim hareketini ortaya çıkaran, bilgiye susamışlık değildi; kör gözlerin önünde aniden çakan kadının eşitliği tanısı değildi; [bu hareketi ortaya çıkaran, — ÇN] esas olarak değişen ekonomik koşullardı, erkek kılığında bir besleyicinin bulunamadığı şartlarda garanti altına alınması gereken bir parça ekmek sorunuydu.
Burjuva kadın hareketinin başarıları esasta ağırlıklı olarak, mülk sahibi, egemen ve sömürücü sınıfların ekonomik bakımdan özgür kadınlarına yaramaktadır.
Sayfa 100 - İnter YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Burjuvanın kadını , 'ev idaresi'nin eskisi gibi zen­gin içeriği kalmayınca, boş kalan zamanını gitgide yal­nızca eğlence ve zevk için, istisnai olarak da ciddi be­yinsel uğraşlar için, köklü bir eğitim, hayırseverlik sporu için kullanmaya başladı. Ekonomik koşulların bü­yük altüst oluşundan bu yana, toplumsal yaşamda ge­nelde bir lüks maddesi, bir zevk hayvanı rolünü oynamaktadır.
Kadın eski görüşlerinde ısrar ettiği sürece, düşünce ve duyguları yeni koşullarla kaynaşmadığı sü­rece, aile ve toplum içinde gerici bir unsur olduğu süre­ce, anne a priori çocukların en iyi eğiticisi olarak övülemez. Çocuklar düne göre değil, yarına göre eğitilmek zo­rundadır.
Töreler ve dinler, şiddetin yarattığını, ebedi bir hak yaldızıyla kutsallaştırmakta tereddüt etmediler.
Koruma? Komikmiş.
Kadın, ortak ev idare­sinin en önemli üretici gücü idi, o ailenin gelişmesi ve serpilip büyümesi işlerinden başını alamıyordu, ne var ki ona yalnızca konumunun yükümlülükleri verilmişti, hakları değil. Erkek, deyim yerindeyse, kadının işgücü­nü, onu ömür boyu koruma karşılığında sömüren so­rumlu aile işvereniydi.
Kadının tüm göklere çıkarılan erdemleri, feragatliliği ve fedakarlığı, ince düsünceliliği, sadece dar aile çevresi içindir ve sadece kadının sevdiklerine faydası vardır. Kendininkiler için en büyük fedakarlığı yapabilen kadın, topluma karşı adeta canice bir egoizm göstermektedir. Gayet doğal! Genel yaşa­mın dışında duran, toplumsal olaylara katılmayan ve il­gi göstermeyen kadına, yeni toplumsal erdemler yaban­cı kalmıştır. Kadında aile sevgisi ne kadar gelişmişse, toplumsal dayanışma da o kadar az gelişmiştir. Kadın­ların çok azı dayanışma kelimesinin ne anlama geldiğini gerçekten bilir; bu yüzdendir onun kişisel sempati alanının dışında olan herşeye karşı daryürekliliği, sertli­ği, evet hatta acımasızlığı. Kadının zengin ahlaki duygu­sal yaşamı, aslında, kafasını dar duvarlarına çarpma tehlikesi olmaksızın, bir yüksüğün veya bir tencerenin içine sığmaktadır.
121 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.