Uğruna ölmeye layık hiçbir şey göremiyorum. Uğruna yaşayacak da bir şey göremiyorum. Çünkü uğruna ölmeyi kabul ettiğin şey yalnızca uğruna yaşayabileceğin şeydir.
"Bana öyle geliyor ki insan da tıpkı kale gibiydi. Özgürlüğünü kazanabilmek amacıyla tüm duvarlarını yıkıyor ama böyle yaparak göğünde yıldızlar görünen savunmasız bir harabe hâline geliyordu. Hâl böyle olunca, var olamama sancıları başlıyordu."
"Bir şey karşına dikiliyorsa, seni yaralıyorsa,
bırak gelişsin, bırak acıtsın kök salıyorsun, deri değiştiriyorsun demektir.!
Senden seni doğurtan parçalanışa ne mutlu!
Ne mutlu dayandığın tüm acılara!"
Kimsenin senin eylemlerini anlamaya çalışmasını bekleme. Kimse asla seni anlamaz ve bu adaletsizlik değildir. Çünkü adalet, aslında kendisinin tam tersini kapsayan bir hayali takip eder.