Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ABD Yapımı İki Hain Gücün 15 Temmuz Hesaplaşması Üzerine

Kanunsuzlar

Nurullah Ankut

Kanunsuzlar Gönderileri

Kanunsuzlar kitaplarını, Kanunsuzlar sözleri ve alıntılarını, Kanunsuzlar yazarlarını, Kanunsuzlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fidel on yıllar önceden görmüştü sizin savrulduğunuz kulvarı. Ve aynen şunu demişti “Türkiye’deki olayları yakından izliyorum. Umarım ve dilerim ki, sizin oradaki Kürt Hareketi, Yankee’nin (ABD’nin) petrol bek- çisi olmaz. Ancak, gördüğüm kadarıyla bunlar ABD’ye bağımlı, ABD’nin kontrolünde hareket ediyorlar. Kürtlerin hareketi bağımsızlık değil, ABD’ye bağımlılıktır.”
Yine hatırlanacaktır; Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak ve Ahmet Türk’ten oluşan HDP heyeti, dört yıl kadar önce ABD’ye gitmiş, “Düşünce Kuruluşu” adlı CIA kuruluşlarında konuşmalar, görüşmeler yapmıştı. Ayrıca da, açıkça söylemişlerdi: “ABD’den Suriye’de bize rol vermesini istedik.”, diye.
Reklam
“Biz ki ustasıyız vatan sevmenin.” Hemi de halkı sevmenin... Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
Gelelim Meclisteki Dörtlü Çete’ye: Bunlardan MHP’yi zaten 1965’te bizzat CIA kurmuştur, Kontrgerilla’nın Paramiliter Özel Örgütü olarak. CIA teorisyeni David Galula’nın “Ayaklanmalara Karşı Koyma, Teori ve Pratik” adlı kitabında Kontrgerilla’nın her ülkede böylesi bir sivil görünümlü partiye ihtiyaç duyduğu açıkça belirtilir. Bu örgüt
337 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
15 Temmuz'un iki işbirlikçi gücün hesaplaşması olduğunu netçe ortaya koymuş Nurullah Başkan. FETÖ zindanda, fikirleri iktidarda. Ayrıca meclisteki diğer partiler de kitapta teşhir ediliyor. Yenikapı ruhunun biat ruhu olduğu ortaya konuluyor.
Kanunsuzlar
KanunsuzlarNurullah Ankut · Derleniş · 20164 okunma
Said-i Nursi üzerine
Bu Ortaçağcı din sapkını, Hz. Muhammed ve Kur’an İslamı’yla zerrece ilgisi bulunmayan bu Yezid ve CIA İslamcısı, aynı zamanda da azgın bir Mustafa Kemal düşmanıdır. Görelim: “Rivayette var ki, “âhirzamanın dehşetli bir şahsı sabah kalkar, alnında ‘Hâzâ kâfir’ yazılmış bulunur.” Allahu a’lem bissavab, bunun tevili şudur ki: O Süfyan, kendi başına frenklerin serpuşunu (şapka) koyup herkese de giydirir. Fakat cebir ve kanunla tâmim ettiğinden, o serpuş dahi secdeye gittiği için, inşaallah ihtida eder; daha herkes -yalnız istemeyerek- onu giymekle kâfir olmaz. (...) Rivayette vardır ki, “âhirzamanda Deccal gibi bir kısım şahıslar ulûhiyet dâva edecekler ve kendilerine secde ettirecekler. Allahu a’lem, bunun bir tevili şudur ki: Nasıl ki padişahı inkâr eden bir bedevî kumandan, kendinde ve başka kumandanlarda, hâkimiyetleri nisbetinde birer küçük padişahlık tasavvur eder. Aynen öyle de, tabiiyyun ve maddiyyun mezhebinin başına geçen o eşhas, kuvvetleri nisbetinde kendilerinde bir nevi rububiyet tahayyül ederler ve raiyetini kendi kuvveti için kendine ve heykellerine ubudiyetkârâne serfüru ettirirler, başlarını rükûa getirirler demektir." Ölümünden sonra, ondan aldığı kara bayrağı, karanlıklar sancağını bugüne dek elinde tutan Fethullah Gülen de, şeyhinin yolundadır, tüm bu konularda, bildiğimiz gibi. Hiçbir ayrılığı yoktur, şeyhinden, önderinden. Sadakatle onun yolunu izlemektedir.
Sayfa 293 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Said-i Nursi üzerine
Mesela; Said-i Nursi gibi tarikat şeyleri, 1950’lerde, siyasi iktidar tarafından kollandı, desteklendi. O da, karşılığını ödemekte çekimser davranmadı. Siyasi iktidarın efendisi ABD Emperyalistlerinin, emperyalist emellerle giriştiği Kore Savaşı’nı bile hiç utanıp arlanmadan savunmuştur, Türkiye’nin vatan evlatlarının oralara gönderilerek ABD’nin çıkarları için kırdırılmasına fetva vermiştir Said-i Nursi. Bu satılmışlar güruhu, bugün bile o ihanetlerini savunmayı sürdürürler. İşte kanıtı: “Said-i Nursi, ehven-i şer prensibiyle anti-komünistlik adına Kore Savaşı’nı desteklemiştir. Peki ama Demokrat Parti hükûmetinin Amerika uşaklığı namına, hiç alakamızın olmadığı uzak bir diyar olan Kore’ye, Türk askerlerini göndermesi haksızlık değil mi? “Düşmanımın düşmanı; dostumdur.” kaidesince; Türkiye’nin Kore savaşında, İslam’ın en büyük düşmanı olan komünizme karşı, Amerika bloğuna yardım etmesi, gayet yerinde ve makul bir karardır. Komünistler Amerika’yı ne kadar kapitalist blok şeklinde nitelendirse de, Amerika bloğu dinsizliğin sembolü haline gelmiş komünizm ile, ciddi bir rekabet ve mücadele içinde olmuştur. Ve bu esnada İslam ülkelerini de himayesi altına almıştır. Afganistan’ı Rusya’dan koruması buna güzel bir örnektir. “Biz halihazırdaki konjonktür ile o dönemin Amerika’sını ve politikalarını değerlendirirsek, ciddi bir yanılgıya düşeriz. Şimdilerde Amerika bize hasım gibi gelebilir; ama o dönemde durum böyle değildi. Biz şimdiki hissiyat ile o dönemi yargılıyoruz ve bundan kendimizi tecrit edip hadiselere objektif bakamıyoruz maalesef... Kaynak: Sorularla Risale İnternet Sitesi
Sayfa 281 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Said-i Nursi üzerine
Said-i Nursi, din derebeyi. Öyle olduğu için, dini literatür içindeki bir küfür kavramını seçerek saldırıyor, Mustafa Kemal’e. “Deccal”, diyor. Yani “Ahir zamanda” ortaya çıkacağına ve insanları Allah yolundan alıkoyup toplumda fesat çıkaracağına inanılan bir kötülük simgesidir, Deccal. “İşte o, Atatürk’tür”, diyor Said-i Nursi.
Sayfa 270 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Said-i Nursi üzerine
Said-i Nursi’nin, bir kere, İslam’ın ruhuyla ilgisi olmadığı gibi, lafzıyla da ilgisi yoktur. Onunki bir din felsefesidir. Said-i Nursi, “Risale-i Nur Külliyatı”, yani, “Nur ürünü, nurdan oluşmuş kitapçıklar bütünü”, diye anılan eserlerindeki düşüncelerin, Allah katından kalbine bir ışık, bir nur düşürülmesi yoluyla yazdırıldığını iddia
Sayfa 268 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Said-i Nursi üzerine
Bütün bu Risale-i Nur adlı, bizce din sapkınlığı safsatalarından oluşan, Külliyatı için şöyle diyor kendisi. Şu değerlendirmede bulunuyor: “Risale-i Nur dahi ne şarkın malumatından ulûmundan ve ne de garbın felsefe ve fünunundan gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş bir nur değildir. Belki, semavi olan Kur’an’ın şark ve garbın fevkindeki yüksek mertebe-i arşisinden iktibas edilmiştir.” Hiçbir izaha gerek olmayacak kadar açık olarak söylüyor. Risale-i Nur, Kur’an’ın arş mertebesinden alınmıştır, diyor. Yani Kur’an’ı Kerim’in alındığı arş mertebesinden yani Allah’tan alınmıştır, diyor. Kur’an’ı Kerim nereden alınmışsa Risale-i Nur da oradan alınmıştır. Arş-ı âlem, İslam inancına göre, mekândan münezzeh olan Allah’ın bulunduğu, oradan tüm kâinata hükmettiği âlemdir. İşte Risale-i Nur oradan alınmıştır. İslam inancına göre bile Hz. Muhammed miraç hariç Allah’la böyle bir irtibatta bulunamıyor. Cebrail aracılığıyla kendisine vahiy iletiliyor. Yani arş-ı âlâda Allah Cebrail’e bildiriyor emirlerini, hükümlerini; Cebrail de gelip Hz. Muhammed’e bildiriyor. Ama Said-i Nursi doğrudan, aracısız irtibat kuruyor. Böylesine sapkın, İslam’la hiç ilgisi olmayan bir anlayış.
Sayfa 170 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Said-i Nursi üzerine
Ayrıca bununla kalmaz, kendisine vahiy geldiği iddiasında bulunur. Oysa vahiy Hz. Muhammed’le birlikte İslam inanışına göre son bulmuştur. Başka hiç kimseye vahiy gelmez, peygamberlik verilmez. Hiç kimse İslam’ın dışında, İslam’ın ötesinde bir din oluşturamaz. Oluşturur ise bu sapkınlıktır. Said-i Nursi diyor ki: “Birden bir ihtar-ı gaybi gibi kalbime denildi: İmam-ı Ali (Radıyallahüanhü) Risale-i Nur ile çok meşguldür.” (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sayfa 111.) Yani Sikke-i Tasdik-i Gaybi adlı eserinin 111’nci sayfası. Yani Hz. Ali, Risale-i Nur okumakla çok meşgulmüş. Düşünebiliyor musunuz, 1400 sene önce ölmüş Hz. Ali, Said-i Nursi’nin kitaplarını okuyor ve de çok da meşgul o kitapları okumakla. Kalbine böyle ihtar ediliyor. “Birden bir ihtar-ı gaybi gibi kalbime denildi ki.” Ya!.. “Hatırıma geldi ve manen denildi ki” yine Sikke-i Tasdik-i Gaybi sayfa 177, “Kalbime denildi ki” (Kastamonu Lahikası sayfa 26. Gelen cevap). “Manevi Canip’ten geldi. Bana denildi ki” (yani manevi Canip’ten geliyor. – N. Ankut) “Bana denildi ki” (Kastamonu Lahikası sayfa 20). “Birden bir ihtarı gaybiyle kat’i kanaat verecek bir surette kalbime denildi ki” (Kastamonu Lahikası sayfa 26). “Vahiy olan Allah benim kalbimin imdadına yetişti manen denildi ki” (Kastamonu Lahikası sayfa 220).
Sayfa 169 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Said-i Nursi üzerine
Şimdi yoldaşlar, Demirtaş’ların, Kılıçdaroğullarının övgü düzdüğü, Beziüzzaman diyerek yücelttiği Said-i Nursi kimdir? Birkaç paragrafla da onu ortaya koyalım isterseniz. Bizce bir din sapkını. Gerçek İslam’la, Kur’an’la, Hz. Muhammed’le zerre ilgisi olmayan bir meczup, bir sapkın. Gösterelim. Şimdi Said-i Nursi’nin iddiasına göre, yüz
Sayfa 168 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
CIA'nın 15 Temmuz'da rolü
Trajedinin bir diğer önemli yanı var ki; onu da pek çoğu yok sayıyor. Olmamış sayıyor. Onlara göre; “Darbede Amerika’nın rolü yok”muş. “CIA’nınsa hiç haberi yok”muş. Buna bebeler bile inanmaz be! Böyle bir zırva iddiaya Ortadoğu’nun bütün develeri kahkahayla güler be! O Amerika ve CIA ki -ve sadece CIA da değil tabiî, arkasından gelen 15 casus örgütü daha vardır Amerika’nın (The United States Intelligence Community- Birleşik Devletler İstihbarat Topluluğu.)- dünyanın herhangi bir yerindeki bırakalım böylesi önem taşıyan bir bölgedeki, ülkedeki büyük bir altüstlüğü, çok daha önemsiz ülkelerdeki sosyal, siyasi olayları bile görür, anlar, merkezine bildirir. Eğer CIA’nın ve diğerlerinin 15 Temmuz’dan haberi olmamış olsa, ABD Emperyalist haydut devleti, ajan sayısı on binleri, bütçeleriyse on milyarlarca dolarları bulan bu örgütlerin tamamını çayıra salar, otlasınlar diye. Böyle bir iddia, halkımızın deyişiyle “akla ziyan”dır.
Sayfa 82 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Y-CHP'nin Taksim buluşması üzerine
Kimse evirip çevirmesin. Bu gerçeğin lâmı cimi yok. CHP’nin 15 Temmuz gecesinden itibaren ne yaptığı apaçık ortada. Tek cümleyle özetlenir bu; açıktan AKP’nin taşeronluğunu yapmaktır. MHP ile de yan yana gelmektir. AKP’giller, 15 Temmuz gecesi Pensilvanyalı İmam’ın güçleriyle hesaplaşması sonrasında elde ettiği zaferi kendi Ortaçağcı karanlık amaçlarını gerçekleştirmek için tam bir fırsata dönüştürmüştür. Arayıp da bulamadığı bir fırsat ele geçirmiştir. Nitekim daha o akşamdan itibaren bütün diyanet görevlileriyle birlikte Fethullah’ın dışında kalan bütün Ortaçağcı tarikatlarla birlikte kendi taraftarlarıyla meydanları, sokakları işgal etmiş, yirmi dört saat bu işgalini sloganlarıyla, marşlarıyla, tekbir nidalarıyla, selalarla, silah sesleriyle hiç ara vermemecesine sürdürmüştür. Bununla da artık bundan böyle Türkiye’nin bütün meydanlarının, caddelerinin, sokaklarının, mahallelerinin sahibi biziz, bizim dışımızdaki hiçbir anlayış ve hareket varlık kalkışmasında bulunmasın, böyle bir talepte bulunanın sonu kendisi için felaket olur mesajını vermiştir.
Sayfa 69 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
"Tayyibistan İslam Cumhuriyeti"
Yıkılan Laik Cumhuriyet’tir. “Yeni bir fiili durum”, diye itiraf ettikleri de Tayyibistan İslam Cumhuriyeti’nin ilk adımlarıdır. Din devleti diyoruz kurmakta olduklarına. Çünkü laikliği büyük oranda ortadan kaldırmışlardır. Milli Eğitim, imam hatipleştirilmiştir artık. Yargı sistemini de yıkmışlar, kendilerine uygun hale getirmişlerdir, büyük ölçüde. 2010’da yaptıkları referandumla Yargıyı da çok önemli oranda AKP’giller’in hukuk bürosuna döndürmüş bulunmaktadırlar. Türk Ordusu’nu da “Ergenekon Davası” adlı CIA Operasyonu ve 15 Temmuz gecesi yapılan paylaşım savaşıyla birlikte ellerine geçirmişlerdir. Orduda Mustafa Kemal ve Milli Kurtuluş Gelenekli, laik, antiemperyalist, yurtsever unsurları zaten “Ergenekon Davası” denen CIA operasyonu sürecinde tasfiye etmişlerdir. 15 Temmuz’da da Orduyu darmadağın ederek parçalamışlar, bütünüyle kendi elleri içine almışlardır. Türk Ordusu içinde de yaptıkları tüm bu kanunsuzluklar sonucunda Ordudaki klasik liyakata, kıdeme ve emir-komuta sistemine dayanan hiyerarşik düzeni yok etmişlerdir. Ayrıca, Orduyu hırpalamışlar, yaralamışlar, akıl almaz saldırılarla hakaretlere uğratmışlar, saygınlığını, özgüvenini yaralamışlardır. Özetçe; devleti tüm kurumlarıyla birlikte kerte kerte ellerine geçirmişler, kendi Ortaçağcı dünya görüşlerine uygun yeni bir din devleti oluşturmaya girişmişlerdir.
Sayfa 53 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.