Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kapı Bekçisi

Terry Eagleton

En Beğenilen Kapı Bekçisi Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Kapı Bekçisi sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Kapı Bekçisi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İçinde yaşadığımız, Beckett'ın oyunlarını andıran evrendi, hem özenli hem de saçmaydı. Her şey hem açık seçik hem de silikti, tuhaf bir gizem ve saydamlık karışımından oluşuyordu.
Hiç olacak şey mi!!!
Başlangıçta, içimdeki cinsel dürtülerin rahipliğe kabul edildiğimde yok olacağını düşünüyordum. Tıpkı bir ak­nenin ya da pudinge duyulan çocukça bir düşkünlüğün ya da çocuk poposundaki isiliğin iz bırakmadan silinip gitmesi gibi, insanın libidosundan da kolaylıkla kurtula­bileceğini düşünüyordum.
Reklam
Bu karmaşık günlerde, tüm dini tarikatlar yeni üyeler kazanmak için çabalıyor ve bir­ çokları da tüm üyelerini kaybediyordu.
Bu dünya, tatsız bir dünyaydı ve çocukla­rına bu dünyada nasıl davranılmasını öğreterek onları işe yaramaz hale getiremezdi. Aşk yapılırdı, hissedilmezdi.
Yerel partinin yönetim komitesiyle görüşmeye çağrıl­dım. İçlerinden birkaçını, birkaç mağazada kasanın arka­sından bana bir et paketi ya da bir çift çorap uzatan sa­tıcılar olarak tanıdığım bu kurulun üyeleri, donuk surat­lı bürokratlardı.
Vatansever çığlıklarımız, her zaman içi boş bir vıraklama gibi hafiften bir ikiyüz­lülük saçıyordu.
Reklam
Komitenin tek entelektüel üyesi, bana kibar­ca, bir yenilikçi mi yoksa bir devrimci mi olduğumu sor­du. Bu bana, son derece basit, silik ve rahatsız edici de­recede özel bir soru gibi geldi. Sanki hemoroidimin olup olmadığını, ya da banyoda seks yapıp yapmadığımı so­ruyorlardı.
Bir manastır hücresinde bir soykırım ya da mülteci akını düzenlemek ya da Birmanyalı çocukları kö­leliğe zorlamak son derece güçtür. Bu dindar gençlerin peçenin altına girmelerinin nedeni, dünyadan nefret et­meleri ve tensel zevklerden vazgeçmeleri değildi, çünkü bunları yeteri kadar tanımıyorlardı bile. Vazgeçtikleri dünya, sevdikleri bir dünyaydı; anne ve babalarıyla kar­deşlerinin bulunduğu bir dünya, hırsın ve kötülüğün dünyası değildi. Onları, bir altın madencisi kadar sert ve bir icra memuru kadar katı olan bu ruhsuz varoluşun içi­ne, yalnızca anlaşılması güç bir sevgi karmaşası sürükle­miş olabilirdi. Geceleri dua etmek için birkaç kere kalkar, kuşlar kadar az yer, kendilerine ait hiçbir malları olmaz ve yaşamlarının geri kalan günleri bu kapalı duvarlar ara­sında bir avuç tuhaf insanla geçirmek için yeterli bir sab­ra sahip olmak zorunda kalırlardı. Yaptıkları, Hizbul­lah'la birlikte bir süpürge dolabına kapanıp, canlarının okunmasına izin vermekti daha çok.
Saçmalık derecesine varan bir fantezi içinde, dünyanın en zengin üç adamı­nın ortak servetleri, dünyadaki en yoksul 600 milyon ki­şinin malvarlığına eşittir. Öyküye, iç karartıcı duygusal bir hareket kazandırdığımızda, dünyanın en yoksul ülke­lerinde saatte 200 bebeğin yaşamını yitirdiğini görebiliriz. Bu fabl yalpalanarak daha sonraki aşamalarına ilerledi­ğinde, anlatısal birliğin son kırıntıları da, savaşların, aç­lıkların, diktatörlüklerin ve devrimlerin içinde parçalanıp yok olur ve yan kurgular havada öylece asılı kalır, aynı olaylar mantıksızca yinelenip durur, karakterler durma­dan geri dönüştürülür ve verimli olabilecek kurgular dik­katsizce yok edilir. Kimse, bunların tek bir sözcüğüne bir an bile inanmaz.
Yaşam­daki amacımız, mezar taşlarımıza 'Hiç mutsuz olmadık,' yazdırmaktı.
Reklam
Doğanın neden va­rolduğunu söylemek zordu. Doğa yerinden sıçrayıp kuca­ğımıza konsa, onunla ne yapacağımızı bilemezdik. Genel olarak baktığımızda biraz gereksiz görünüyordu. Doğa­nın size bir şey sunması için çok uzun zaman beklemek zorunda kalabilirdiniz.
Katoliklik, ateşli düşünceleri duygusal bir sembolizm­le, analitik olanı estetik olanla birleştiren bir dünyaydı.
Toplumu inceleyen sosyoloji aslında insan hayatında sürekli yinelenen ve önceden kestirilebilen klişeleri in­celemektir. Bu yüzden de zengin tabakanın disipline kar­şı olması şaşılacak bir şey değildir. Bu orta sınıfın zen­gin sınıfa karşı bir hamlesidir. Sosyolojiye göre süpermar­ket kasalarındaki kuyrukların bile bir ölçüsü vardır. 'Seni seviyorum' demek, biri gerçekten de öyle demek istiyor olsa bile, saf bir sosyoloji örneğidir. Romantiklere göre duygularımızı marketlerde satılan dondurulmuş gıdalar gibi başkalarından alıp ısıtıp ısıtıp ortaya sunuyoruz, kendimizi ancak kendi tümcelerirnizle ifade edebiliriz.
Hayattan zevk alma fikri bize sadomazoşizim ya da yorumbilim kavramları kadar uzak ve gizemliydi.
Yirmi otuz yıldan sonra ilk kez, politikaya hiç ilgi duymayan bir öğrenci kuşağı yetişmişti. Ayrıksı ve uyuşuk bir biçimde, kavanozunda duran bir Japon balığı gibi kendi dünyalarında yaşıyorlardı.
162 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.