Karadeniz Dalgaları

Firat Cewerî

Sayfa Sayısına Göre Karadeniz Dalgaları Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Karadeniz Dalgaları sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Karadeniz Dalgaları kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kürt olduğumu söylediğimde bana daha bir sempatiyle yaklaştı. Kürtlerin en büyük problemi Kütler arasında bir birlik olmamasıdır, dedi.
Can Yücel:
''Kalacağım kamarayı Ordîxanê Celîl'e göstermek için aşağıya indik. Neredeyse bütün Türk yazarlar oradaydı. Sigara dumanından göz gözü görmüyordu. Ben de espri olsun diye: ''Köylerimizi yakmanız yetmiyormuş gibi şimdi de kamaramı mı yakacaksınız.?'' dedim. Hepimiz gülüştük ve oturmamız için bize yer verdiler. Can Yücel'le ilk defa burada karşılaştım. Uzun ve beyaz sakalı, sigaradan sararmış beyaz bıyıkları ve uzun saçlarıyla evrensel bir şair gibi duruyordu. Bir şeyler söyledi fakat ne dediğini anlayamadım. Dili zar zor dönebiliyordu. Elindeki votka kadehiyle dediğini anlayamadığımı tahmin etmiş olacak ki tekrar etti. Kürtlerin de bu gezide bulunması iyi olmuş, dedi. Kendisine Musa Anter'in anısı için yazmış olduğu bir şiiri Kürtçeye çevirip ''Nûdem''in dördüncü sayısında yayımladığımı söyledim. Kendisi buna çok sevindi. Ben de derginin o sayısını çantamdan çıkarıp o şiiri okudum. Musa Anter'in büyük bir insan olduğunu, Kürtlerin ve Türklerin kardeşliği için iyi bir sembol olduğunu söyledi. Sözlerine şöyle devam etti: ''İyi insanları etkisiz hale getirmek konusunda bizim üstümüze yok.''..''
Reklam
Orhan Pamuk:
''Güverteden içeriye dönüp bir kahve alarak cam kenarına oturdum. Orhan Pamuk, yanıma gelerek selam verdi. Cebindeki sigara paketini çıkarıp bir sigara yaktı. Türkiye'deki siyasi ve toplumsal yaşam ile günümüz Türk edebiyatı hakkında kendisine sorular sorarak sohbet etmeye başladık. Orhan Pamuk hem Türkiye'deki siyasi ve toplumsal yaşamdan hem de kimsenin Türkiye'de kitap okumamasından yakındı. Üstelik yayımlanan son kitabı ''Yeni Hayat'' Türkiye şartlarına göre epey satmıştı. Pamuk, bu okuyucu sayısının bir garantisi olmadığını söyledi. Ayrıca Türkiye'deki Kürt ve Türk yazarların bir araya gelip bir komite kurarak ülkedeki demokratik yaşam şartlarını oluşturmaya yönelik bir çalışma yapmak istediğini söyledi. Ben de bu fikrini çok önemli ve yerinde buldum. Daha sonra iletişime geçmek için birbirimizin adresini aldık.''
Özkan Mert:
''Geminin kapısından içeriye gireceğimiz esnada Sezer Duru'yu gördüm. Elinde bir poşetle kapının önünde broşürler dağıtıyordu. Birini bana da verdi. Broşüre baktığımda, bunun bir turizm acentesinin reklamı olduğunu gördüm. Olduğum yerde şaşakaldım. Broşürü odama götürüp incelediğim zaman, bazı Türk yazarların düşünce yapısı ve mantalitesi karşısında hayretlere düştüm. Dünya neyin peşinde, onlar neyin peşinde.? Sistemini eleştirip protesto etmeleri gerekirken, fail-i meçhul şekilde öldürülen yazarların listesini dağıtmaları gerekirken, onlar kalkmış turizm broşürleri dağıtıyorlar. Kürt olan gazeteci ve yazarları bir kenara bıraktım, insan en azından Türk gazeteci ve yazarlar için başka bir bakış açısıyla sorunları değerlendirebilmelidir. Bu durumu oda arkadaşım Özkan Mert'le de tartıştım. O da bana hak verdi.''
Kürt Dili:
''Dilimiz, resmî bir dil olmadığı halde; biz kendi dilimizle yazıyorduk. Dünya edebiyatından Kürtçeye çeviriler yapıyorduk. Çeviri yapmasına yapıyorduk ama pek çok zahmete katlanarak bu çevirileri yapabiliyorduk. Çevirmenlerin hakkını yemiyorduk ancak haklarını da ödeyemiyorduk. Kürtçe kitap satmak da Kürt sorunu gibi ayaklar altında eziliyordu. ''Nûdem'' çevirilerle ayakta kalabiliyordu. Ben ''Nûdem'' dergisinin ve Nûdem Yayınlarının sorumlusu ve çevirmeni olarak, çevirmenlerin hakkını veremiyordum. Onlara para yerine, kitap veriyordum. Verdiğim kitapların masraflarını da kendim karşılıyordum. Kürtçe kitaplar satılmıyordu. Kürtler, Türkçe okumaya alışmış ve bu alışkanlıklarından vazgeçmeleri de çok zordu. Elimi kaldırıp Kürtçe çevirmenlik hakkında konuşmak istedim ama sonra vazgeçtim. Konuşsam da ne konuşacaktım, kime sitem edecektim.? Devletin bu konuda suçu büyüktü. Tek suçlu da devlet değildi. Kürtler de suçluydu. Sessiz kaldım, suspus oldum. Böyle uluslararası bir organizasyon içerisinde Kürtleri de suçlamak istemedim. Tarih unutmasın ki ben Kürtlerin bu suçunu buraya not ediyorum. Bu konuda birilerinin uyuduğu derin uykudan uyanması gerek.''
Sayfa 61 - Tarih unutmasın ki ben Kürtlerin bu suçunu buraya not ediyorum. Bu konuda birilerinin uyuduğu derin uykudan uyanması gerek''Kitabı okudu
Kullanılmayan bir dil, ölmeye mahkûmdur.
Sayfa 68 - Can Yücel
Reklam
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.