Şimdi beklenilmeyen, ümit ve hayal edimeyen bir dakikada Trablus’a saldırıyor, elli senedir süren “Afrika’yı Latinleştirmek” faciasının son perdesini açıyor veya kapatıyordu. Bu nasıl bir insanlıktı? Bu iyiliğin, vahşilikten, barbarlıktan, yamyamlıktan ne farkı vardı? Silahsız Afrika’yı tamamıyla zapt eden bu yırtıcı, insafsız, müthiş Avrupalılar Asya’yı da paylaşıyor, bu tecavüzlerine soğukkanlılıkla: “Doğu Meselesi! “diyorlardı.