Ada ve Nehir çağının çok ötesinde yetişmiş, her ne kadar ikiz olsalar da birbirlerinden gece ile gündüz kadar ayrı iki kız kardeş...
Abdullah Bey, dönemin şartlarına uymayıp, kızlarının eğitimine ve fikirlerine değer veren, yaşı geldi diyip, daha on dördünde kızlarını evlendirmeyen, tüm toplum baskısına baş kaldıran bir baba. Bence ikizlerin de en büyük şansı babaları.
Ada, ailenin uçarı, yaramaz ve asi çocuğu. Nehir'se, bir o kadar sakin, ailesinin onuru için kendi isteklerini bile geri atabilecek kadar saygılı ve naif.
Ama her rüyanın bir sonu vardır değil mi? Nehir'in beşik kertmesi Yekta daha önce sözü bozup başkası ile evlenmiş ama eşini kaybettikten sonra Nehir ile evlenmek için yeniden haber saldığında kızların hayatı bir anda kabusa döner. Üstelik bu sefer kuzeni Çakır'da Ada'ya talip olur.
Ve kaçma kovalamaca başlar.
Yanlış duymadınız... Bizim kızlarımızın 'aaa beyaz atlı prenslerimiz geldi.' Diye bu evliliği kabul ettiğini düşünmediniz değil mi?
Asi kızımız Ada'nın öncülüğünde binbir kılık değiştirme operasyonu ile başlayan bu kaçma girişimi hayatlarını öyle bir değiştirir ki... Kızlar yakalandığında evlenecekleri adamlar başka, kalplerine girenler başka olur.
Gel de çık işin içinden değil mi?
Bende çıkamadım zaten...
Kızdım, bağırdım, küstüm, hatta sinirimden yastıkları ısırdım ama en çok da yüzümde kocaman bir tebessüm ile okudum. Karakterler ile öylesine bağ kurdum ki onlar ne yaşarsa yüreğimde hissettim. Ada'nın korkularına, sakin kızımız Nehir'in cevval ve güçlü bir kadına evrilmesine eşlik ettim. Bu yolculuktan çok keyif aldım.
•
