Aslı'ya seslenirken ah çekmek istiyorum cidden. Onun kitaplarına da hep böyle başlıyorum zaten. Hem bırakmak isteyip, hem bırakmak istememek. Ah bu ikilem... Kendime acı çektirmek isteyerek bu kitabı okudum. O acıyı mecburiyet olarak algılamayın sakın. Ben kitaptaki ,o içine içine saplanan acı ile savaş ederek yendim Rio'yu...
Meşhur RİO DE JANEİRO :)
Kitaptaki olaylar Brezilya'nın Rio şehrinde geçen olayları ,şehrin kan kırmızısında boğuluşunu anlatıyordu. Aslı ya da Özgür demeliydim. Gerçi kitabın bir yerinde Ö. harfinden bahsediyordu bize. Neyse önemli değildi şimdi bu. Özgür kendini cezalandırmıştı resmen. Hem Rio'yu o kadar çok sevip, hem o perişanlıkla yaşamayı kabul etmişti. Üstelik durumu yerindeydi, parası vardı ,annesi sürekli gezerdi. Rio şehrinin o başladırışını sevdi belki bilmiyorum ama okudukça kan kokusunu hissettim. O köşede açlıktan ölen adamın ölmemek için kusmuğunu yemeye çalışmasındaki çaresizliğe, bütün vücudum serzenişte bulunarak ‘Yardım et,Özgür’ diye bağırıyordu. Belki de kendini sona yakın hissediyordu. Gerçi hissetmek ne kelime öyleydi düpedüz. Kör bir kurşuna canını verecek kadar sevmişti işte, Rio’yu ,başkaldırışı, oraya borçlu olmayı...