Fransız yazar Stendhal'in okuduğum ikinci eseri (Diğeri Parma Manastırı) oldu. Her ne kadar Kırmızı ve Siyah, Parma Manastırı'na göre daha hacimli olsa da ikincisinde daha fazla sıkılmıştım. Bunda, bu eserin iki kitap ve yetmiş beş bölümden oluşmasının da etkisi olabilir.
Eser, realizm akımıyla yazılmış ilk roman olması yönüyle önemlidir. Yazarın sayfa 438'de yaptığı, "Evet mösyö, roman geniş bir yolda dolaşan aynadır. Kimi zaman gözlerinize göğün mavisini, kimi zaman da yoldaki balçık çukurunu yansıtır. Ve sırtındaki küfede aynayı taşıyan adam ahlaksızlıkla suçlanır!" tanımına, realist roman tanımı diyebiliriz. Yine sayfa 453'deki, "Çünkü anlattığım her şeyi gördüm; görürken yanılmış olsam bile, aktarırken sizi kandırmıyorum." tanımı da esere gerçekçi yaklaştığını gösteriyor. Eser her ne kadar realizm akımının ilk eseri olsa da, eserde romantizm etkilerini de görüyoruz. (Yazarın anlatımda araya girip bilgi vermesi, kişiler arasında taraf tutması, duygularını belli etmesi vb.)
Eser aynı zamanda psikolojik romanın öncülerindendir. Kitapta Julien Sorel, Madam de Renal, Matmazel Mathilde de La Mole gibi karakterlerin ruhsal durumlarını ve duygusal durumlarını irdelenmiş olarak görüyoruz.
Yine esere Fransız İhtilali'nden sonrasındaki Restorasyon Dönemi'nin özelliklerini yansıtması açısından "sosyal roman" nitelemesi yapabiliriz.