Roman, tanrıyı sorgulayan ama zerre inanmayan, sadece yoksul hayatından kurtulup bir ünvan alıp para kazanabilmek için rahip adayı olan Julien Sorel'in bu serüven boyunca başından geçen iki aşk hikayesini anlatıyor.
Fakat özünde sadece aşk romanı olarak nitelendirmek yanlış olur. Kral yanlısı olan marki ve düklerin kendi mevkilerini koruyabilmek, servetlerine servet katabilmek için her türlü düzenbazlığı yapmayı kendilerine hak olarak gördükleri, soyluların soylu kalabilmek için her türlü soysuzluğu yaptığı, kendilerinden olmayanları küçümseyip hor gördükleri tam bir kibir dünyasını da bize gösteriyor.
İşte baş kahramanımız Julien de bu dünyanın içine girebilme hırsı ile Madam Renal'e olan gerçek aşkını bırakıp sevdiğini sandığı Matmazel Mathilde'nin gönlünü çalmak için her türlü şeyi yapıyor. Amacı ise onun serveti ile adını değiştirip soylular dünyasına girebilmek. Fakat er ya da geç gerçeklerin, kendi özünün farkına varıyor. Kitabın sonu hiç beklediğim gibi bitmedi. Arkasında onu seven iki kadın bırakıyor. Biri onunla birlikte ölüme gidiyor, diğeri ise ondan kalan oğlu ile kocasının yasını tutuyor.
Aşkı, yoksullar ile zenginler arasındaki uçurumu, kibri, hırsları görebileceğiniz ve dürüstlere yer yok mu dünyada diyeceğiniz bir kitap. Açıkçası okurken bu adaletsizliğe bir kere daha sinir olacaksınız :(
Keyifli okumalar...
#okudumbitti