Şöyle bir benzetme ile bu kitaptaki kralın durumu açıklanıyordu:
Elimizde bir av tazısı var ve bu tazı binlerce yıldan beri avcılık için seçilmiş bir köpek. Bir şekilde başka bir cinsle birleştirilip farklı bir soy elde ediliyor ve yeni gelen soy, evcil hale getiriliyor. Tüm gördüğü bir iki cin s kuş ve evin odaları. Bazen dolaştırılmak için sokapa çıkarılıyor bir tasma ile ama bu köpeğin tüm geçmişi baskılanmış ev hayatı ile. Bir gün bir gezi sırasında köpeğimiz koklaya koklaya bir dereden atalarının da içtiği sudan içiyor, kokladığı ağaçları, bitkileri tanıyor ve birden ŞAAK! bir ışık yanıyor kafasında. Daha önce hiç bilmediği içgüdüler gün yüzüne çıkıyor. Bundan sonra yapacakları atalarından devraldığı davranışlara uygun olacaktır ama hala r sorun var. Onu baskılayan güç, onun içgüdülerine uyarak hareketlenmesine engel olacaktır.
Pippin, kökü unutulmuş asil soylara dayanan ama kendisi gökbilime meraklı, hali vakti yerinde biridir. Hiç yokken birden gözünü kral olarak açar. Bir piyon kral. Onu kral yapanların, kraldan çok getirisi vardır. Kral Pippin, asıl doğasına dönmek ister ama ortada bunun doğuracağı sonuçkar vardır.
Kapitalizm, aristokrasi, siyaset, büyük şirketler ve macera dolu bir krallık.