Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Konuştukça Batıyoruz

David Stiebel

Konuştukça Batıyoruz Gönderileri

Konuştukça Batıyoruz kitaplarını, Konuştukça Batıyoruz sözleri ve alıntılarını, Konuştukça Batıyoruz yazarlarını, Konuştukça Batıyoruz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
·
Puan vermedi
Krizdeki siyasetimizin ve ekonomimizin liderleri ve bütün kahramanları bu kitabı mutlaka okumalı... Hem bundan sonra hata yapmamak, hem de 'Bundan önce nerelerde, nasıl hata yaptık' sorularına cevap bulabilmek için... Bugün dünyada iletişim kopukluğundan, birbirleriyle anlaşamamaktan şikayet etmeyen kişi yoktur...
Konuştukça Batıyoruz
Konuştukça BatıyoruzDavid Stiebel · Koridor Yayıncılık · 200879 okunma
Birbirimizi daha iyi anlarsak meseleyi çözeriz. Fakat, o, farklı bir anlam çıkartmıştı: Yalnızca sen beni anlar­san, meseleyi çözeriz. Bu yaklaşım, size, insanları hor gören, bencilce bir davranış gibi geliyorsa, aynı zamanda tanıdık da gelmelidir. Çünkü, bir tartışmaya girdiğimiz zaman, çoğumuzun takındığı tavır budur.
Reklam
“İnsanların dünyayı buğulu camların ardından algıladıkları, yaygın bir görüştür. Yine de, kendi görüşümüzün de net olmadığını unuturuz. Kendi gerçeğimizi, tek gerçeklik olarak algılarız.”
Sayfa 129Kitabı okudu
256 syf.
5/10 puan verdi
·
7 günde okudu
İlk 50 sayfa içerisinde ki konu ilgimi çektiği için okumaya devam edip bitirdim. Ancak genel olarak sıkıcı bir kitap. Bana hiç bir şey katmadı dersem yalan olur ama iletişim ile ilgili ileri okuma yapmamı tetikledi.
Konuştukça Batıyoruz
Konuştukça BatıyoruzDavid Stiebel · Koridor Yayıncılık · 200879 okunma
Davranışınızın nedenlerini açıklamak, meseleleri daha da büyütebilir. İşte, üç neden: 1. Niyetinizi dışa vurmak, karşınızdakinin sizi sömürmesine fırsat verebilir. Bir ev aradığınızı düşünün. Eşinizle bir daireye giriyorsunuz ve eşiniz size, "Bu ev aradı­ğımız her şeye sahip - şöminesi, tepeden aydınlatması ve bü­yükanne için arka tarafta bir kulübesi bile var!" diyor. Bunun üzerine de, emlakçı, evin aradığınız tüm özelliklere sahip ol­duğunu öğreniyor. Sizce emlakçınız, bunu duyduktan sonra, fiyatta bir indirim yapar mı?Eğer sıkı bir pazarlamacıysa kesinlikle hayır. Hatta fiyatı bile arttırabilir. (Bu mülke aslında değerinin altında değer biç­miştik diyerek.)
Reklam
Asıl niyetinizi söylemek:Anlayışın büyüsüne kapılır, gerçek amaçlarımızı açıklar ve karşımızdaki insanın çıkarlarıyla kendi çıkarlarımız arasın­da hiçbir zıtlık olmadığını görürsek, her meseleyi çözeceğimizi sanırız. Bu konuda şüpheciyim. İşyerindeki sıradan bir meseleyi ele alalım: Patronunuz, akşamları mesaiye kalmanızı fakat karşılı­ğında hiçbir ücret talep etmemenizi istiyor; fakat onunla aynı fikirde değilsiniz. Bu yüzden de, gerçek niyetinizi düşünmeye başlıyorsunuz; bir yandan, patronunuz, projesini zamanında bi­tirmek istiyor, diğer yandan da, siz eve gidip televizyon seyret­mek istiyorsunuz. Ay! Asıl niyetiniz , her zaman için, karşınızdaki insanın beklentisiyle uyuşmuyor olabilir. Bu noktada, gerçek niyetinizi dışa vurmak, hiçbir meseleyi çözmeyecektir. Gerçek niyetinizi dışa vurduğunuzda, işsizlik oranında küçük bir artışı sağlamak­la kalırsınız.
Genellikle, birbirinize karşı ne kadar dürüst olursanız birbirinizden o kadar soğursunuz.
Düşünceleri dürüstçe ortaya koymak: "Samimi" olmanın, "düşüncelerimizi açıkça söylemenin" iyi olduğunu düşünürüz. "Dürüst konuşmaya" özeniriz. İnsanlar, dürüstlüğün insan ilişkilerini iyiye götürdüğünü düşünürler. Örneğin, başkaları bizim hakkımızdaki düşüncelerini bize açık­ça söylerse kendimizi değiştirip onlarla daha iyi anlaşabiliriz. Maalesef . . . Genellikle, birbirinize karşı ne kadar dürüst olursanız birbirinizden o kadar soğursunuz. Kaliforniya'da bir şirketin satış bölümü çalışanları, kişisel ve mesleki açıdan neleri iyi yap­tıklarını, kendilerini nasıl geliştirebileceklerini tartışmak için bir hafta sonu buluştular. Bu, ekip çalışmasını hızlandıracak ve satışları patlatacaktı. Teori buydu. Buluşma sırasında yapılan birkaç yorumu aktaracağım: "Birkaç kilo almış olmana karşın, gerçekten de çok iyi görünüyorsun! Çok ciddiyim! Harika görünüyorsun!" "Telefomda sürekli duygusal problemlerini konuşuyorsun. Bir psikologa gitmeyi hiç düşündün mü?" "Biraz daha az makyaj yaparsan, belki de cilt problemlerin azalabilir!" Sizce, insanların böylesine samimi bir şekilde görüşlerini paylaşması, uyumu arttırıp satışları patlatmış olabilir mi? Haklısınız, tabii ki bu teori suya düştü. Satış bölümü çalışanlarının birlikte geçirdikleri bu hafta sonundan sonra sa­tışlar, yüzde on iki oranında düştü. Buradaki mesele, insanların birbirlerini iyi anlayamamaları değildi. Herkes oldukça açık bir şekilde birbiriyle iletişim kur­muştu. Mesele, herkesin birbirini çok iyi anlamasıydı.
"Kendinizi açıkça ifade edin." Bu öğüt de, her zaman yar­dımcı olmayabilir. Patronunuzun, size açıkça şunları söyledi­ğini düşünebiliyor musunuz: "Burada beş yıldır çalıştığını ve Linda'nın henüz bir çaylak olduğunu biliyorum. Senin yerine onu terfi ettiriyorum; çünkü senden daha iyi çalışıyor. Umarım, ne demek istediğimi anlamışsındır ... Darılmak gücenmek yok, tamam mı?" Ne kadar yanlış!
Reklam
"Insanları açık fikirlilikle dinleyin." Bazı durumlarda, bu düşünce tamamen saçmadır. En sevdiğim örneği bir arkadaşım vermişti: "Erkek arkadaşımın beni beş haftadır aramamasının mantıklı bir nedeni mutlaka vardır. Nedenin ne olduğunu bir öğrenirsem, ilişkimiz yoluna girecektir." (İlişkileri asla düzel­ medi.)
Birçok insan, stratejik davranmaya alışkın değildir. Ulu­sal Enstitü'nün, "Tartışmaların Çözümü" konulu istatistiksel çalışmasından bu sonuca varabiliriz: %2. Bu oran, kaç Amerikalının bir tartışma sırasında, karşılık vermeden önce gerçekten de düşündüğünü göstermektedir. Konuştukça batmamıza hiç şaşmamalı. Aklımızda iyi bir strateji olmadan, ağzımıza ne gelirse söylüyoruz. Peki, neden böyle davranıyoruz? Farkında olmayabiliriz ama birçok Amerikalı, benim "İnsan­lardaki Gizli Uyum Efsanesi" adını verdiğim yaygın bir görüşe inanmaktadır: Meselenin kaynağına ulaşırsak anlaşabiliriz. Tek gereken, insanların birbirlerini daha iyi anlamaları. Bey­lik görüş şudur: Ortada bir anlaşmazlık yok; mesele, insanların birbirini pek iyi anlayamaması, hepsi bu. İnsan doğası açısından bu görüş, kulağa oldukça hoş gelmek­tedir; çünkü iyimser bir görüştür: İnatçı bir insan, yalnızca önyargılıdır; bu yüzden her zaman bir ümit vardır! Kişiye önyargısının ne olduğunu gösterirseniz, meseleyi çözmek kolaylaşacaktır. Hiç şüphesiz, bu görüşün doğruluk kazandığı durumlara şahit olmuşsunuzdur. Fakat, İnsanlardaki Gizli Uyum Efsanesi, çok fazla genelleme yapmaktadır.
Ya karşımdaki insan da benim yöntemimi kullanırsa? O zaman, kendinizi şanslı sayın. Umarım, sizinle olan problemini yapıcı bir şekilde çözmeyi düşünen bir insanla anlaş­mak zorunda olacak kadar şanslısınızdır. Karşınızdaki insanlar, genellikle yapıcı düşünmezler. Kendi duygularının esiri olmuş­lardır ve sizi küçük görürler, davranışlarınızı kontrol etmeye ya da sizi kandırmaya çabalarlar. Karşınızdaki insan da stratejik iletişim yöntemini kul­lanıyorsa nasıl başarılı olabilirsiniz? Bu meselenin cevabı şudur: Başarılı olmanız çok daha kolaylaşacaktır. İkiniz de meseleyi çözmek için sistematik bir şekilde tüm dikkatinizi yaşadığınız meseleye vermişseniz, daha hızlı ilerleme kaydeceksinizdir. Bu kitap, karşınızdaki insan inatla kendi fikrini savunup, size tüm kapıları kapadığı zaman karşılaşacağınız çeşitli güç­lükleri aşmanız konusunda size yardımcı olacaktır. Fakat, karşı­nızdaki insan da uzlaşmaya istekliyse ve stratejik düşünüyorsa, herşey çok daha iyi olacaktır. (Cevrenizdekilere bu kitaptan birer tane verin. "Düşmanlarıma" da mı?" diye sorabilirsiniz.Kitabı verirken, özellikle düşmanlarınızı seçin. Meseleyi çözmek için çabalayan bir tek siz olmazsanız, her şey çok daha kolay olacaktır. Karşınızdaki insana da stratejik iletişim yön­temini öğretecek olursanız, kısırdöngüye düşme riskini en aza indirmiş olursunuz. İnsanların uzlaşmak için istekli olup olmamaları önemli degildir. Kendi başınıza olsanız da hiç durmayın ve stratejik iletişim yöntemini kullanın. Ne yaptıklarını hiç dikkate almadan,bu yöntemi kullanabilirsiniz.
dördüncü stratejik adım: Karşınızdaki insanın tepkisini tahmin edin. Bir tartışmada, duygusal olarak tuzağa düşmek oldukça kolaydır; ama birçok duygusal tuzak önceden fark edi­lebilir·işler kızışmadan önce, bir tuzaktan kurtulmak için, Sally'nin bir sonraki hamlenize nasıl karşılık vereceğini kestirmeniz gerekir.Sally'nin sizin için yapmasını istediğiniz şeye odaklanmak sık sık düşülen bir hatadır. Bu kitap, bir insanın vereceği tepkiyi doğru bir şekilde tahmin etmenin yöntemini göstermektedir. Ardından, ya önceden uyguladığınız stratejinizle ya da geliştireceğiniz bir başka stratejiyle harekete geçersiniz.
Üçüncü stratejik adım: Karşınızdaki insanı ikna etmek için, kendi düşüncelerini kullanın. Sally'yi ikna etmek için hatasının ne olduğunu ve yapmasını istediğiniz davranışın nede­nini açıklamalısınız. Bu yüzden de, onun tavırlarının ve düşün­celerinin üstesinden gelmeniz gerekir, değil mi? Hayır. Bu, işleri yokuşa sürmek olur. Onun düşüncelerine karşı mücadele vereceğinize onun dü­şüncelerini kendi yaklaşımınızın temeli olarak alın. İnsanlar kendi düşüncelerinin, en ikna edici etken olduğunu düşünürler. İster kaba ister nazik olun; ama önce karşınızdaki insanın dü­şüncelerinden yola çıkın ve stratejiniz gereği, onu, sizin istediği­niz davranışa yöneltmek için kendi düşüncelerini kullanın.
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.