Bilinmemeyi, meşhur olmamayı tercih eden yazarlara ayrı bir saygı duyuyorum. Düşünsenize, gerçekten iyi bir yazarsınız, bunu siz değil başkaları da takdir ediyor ve buna rağmen bir köşede kalmayı tercih ediyorsunuz, bence çok takdire şayan bir davranış.
Traven de onlardan biri. Eserlerini yıllar önce okumuştum. Hikayelerindeki basitlik, ancak bununla birlikte karakterler üzerindeki derinlikli çözümlemeler çok ilgimi çekmişti. Selamlar saygılar...
Birbirine karşı iki dünya. Biri acı ve tasa, öbürü yardım etmeye hazır ama yine de bu acımasız felaketin başka birinin başına gelmiş olmasından ötürü bir parça sevinçli.
Özellikle çocuğun cesetinin aranması,bulunması ve cenaze töreni;Şaşırtıcı inançlar ve yerli halkın yaşamı,inançları,dramı çok iyi anlatılmış.Traven'in en beğendiğim romanlarından biri.Tavsiye ederim.
Alışkanlıkların her zaman kötü olmayacağını vurgulayan esasen özden kopanın, sürüden ayrılanı kurdun kapacagi tasvir edilmiş en özet haliyle. Hikaye sonuna doğru değişik ve heyecanlı bir hal oluyor. Ders çıkarılabilir
Birazcık spoiler var
Hikayesi oldukça basit, ancak betimlemeler ve olaylara katılan yorumlarla okuru düşünmeye itiyor. Ben çok beğendim. Bir ananın acısını dünyadaki tüm anaların da hissedebildiğini gösterirken, arka plandaysa Amerika'ya taş atıyor.
Amerikan pabuçları yüzünden hayatından olan Carlosito'nun cenazesinde, yine Amerikan geleneklerince tören yapılıp Amerikan müzikleri çalınıyor. Sömürgeciliğin her boyutunu hisdediyoruz.
Bana bir şeyler kattığını hissettiğim bir romandı. Tavsiye ederim.
Geziye çıkan ve bir şeyler görmek isteyen kimse, okulda ve üniversitede öğrendiği şeylerin birçoğunun yanlış olabileceğini asla aklından çıkarmamalıdır.
Çünkü tanrı uçsuz bucaksız bilgeliğiyle dünyada böyle bir düzen olsun istemişti; başkası tarafından soyulmaması için ne bir kimse çok yoksul olacak, başkasının onu öldürememesi için ne de çok güçlü.
Birbirine karşı iki dünya. Biri acı ve tasa, öbürü yardım etmeye hazır ama yine de bu acımasız felaketin başka birinin başına gelmiş olmasından ötürü bir parça sevinçli.
Yazarın hayat hikayesini duyunca bir kitabını okumak istedim. Kitabı güzel kılan bir unsurda çeviridir ki eserin çevirisi de gayet güzeldi.
Meksika yerlilerinin yaşadığı bölgede Amerikan şirketleri petrol aramaktadır. Şirket petrol bölgesine ulaşımın daha kolay olması için çok fakir bir köyün yakınına köprü yaptırır.
Bir akşam kendi içlerinde toplanıp eğlenmek isterler ve köprünün kenarındaki alanda toplanırlar. Eğlence esnasında bir anne çocuğunu arar bulamaz. Daha sonra bütün köylü hep beraber çocuğu aramaya başlarlar ve çocuk köprüden düşüp ölmüş olarak bulunur, çocuğun bulunması mistik bir şekilde olur. Çocugun bulunması, cenaze işlemleri ve defin olayı sırasında yaşananlar anlatılmış.
Birlik beraberlik duygusu, bir ananın ve anaların ölüm karşısında tepkisi gibi bir çok duygu çok güzel bir dille anlatılmış. Meksika yerlilerinin hırıstiyan olsalar bile eski dini geleklerini sürdürdüklerini görüyoruz. Toplunun genel yapsı, olaylar karşısında ki tepkisi, ölüme saygı ve cenaze evine yardım gibi konuların aslında hemen hemen her toplumda, ger kültürde aynı olduğunu görüyoruz
KöprüBerick Traven · Oda Yayınları · 198243 okunma
... alt tarafı Kızılderili bir oğlandı, hiç önemsememiştim, kendisini tanıyalı da ancak birkaç saat olmuştu. Böyle olduğu halde ağlıyordum. Belki de benim oğlumdu; benim olduğu gibi burada bulunan herkesin de oğluydu. Benim olduğu kadar yeryüzündeki bütün anaların da oğluydu. Ne diye başka birinin oğlu olacak? O benim oğlum, benim küçük kardeşim, benim en yakınımdı. O da benim gibi acı çekmiş, benim gibi gülmüş ve günün birinde benim öleceğim gibi de ölmüştü.