Odamın bir tabuttan farkı yoktu.
Hiç kapanmayan bu yatak, beni sürekli uykuya davet ediyordu adeta.
Mezardan daha soğuk ve daha karanlık mıydı yoksa bu yatak?
Bir tabutta olduğum düşüncesini çok sık yaşıyordum zihnimde.
Geceleri odam küçülüyor, üstüme üstüme geliyor bedenime baskı yapıyor gibiydi.
Mezar da böyle değil miydi?
Ölümden sonra da hayat var mı?
Aynı duygular yaşanıyor mu, kim bilir?
Ölüm gerçeği başlı başına korkunç bir olay zaten ama birini kaybetmek en kötüsü olmalı.
Bazı yaşlılar derin uykudaymış gibi dudaklarında bir tebessümle ölürler tıpkı yağı bitmekte olan bir kandil gibi.
Ama ya genç bir adamın ani ölümü, bütün gücüyle uzun süre ölüme direnen bu gencin duyguları nasıldır sizce?