Gölgesinin baykuşa benzediğini söyleyen anlatıcı, “körlük” sözcüğünü kıskançlık ve tutku nedeniyle “gözünü kan bürümesi” durumunu anlatmakta kullanır. Anlatıcının gözünü kan bürümesi, korku dolu bir cinayet işlemesine neden olacaktır.
Kör Baykuş’ta, insanın tüylerini diken diken eden, ruhen sarsan, öfke ve dehşet duygularını bir arada yaşatan bir kadın cinayeti vardır. Aşkına karşılık bulamadığını; karısının hiçbir zaman onun olmadığını, kendisini sürekli aldattığını dile getiren anlatıcı, karısından sıklıkla “kahpe” diye söz eder. Geçmiş yıllardan kalan ve duvardaki bir rafın üstünde bekleyen zehirli şarapla öldürür kadını… Bedenini parçalar, bavula yerleştirir… ve sonra bir mezarcıyla buluşur kaderi. Öldürdüğü kadın da, mezarcı da, kadının âşığı olan ihtiyar kambur adam da, bu hikâyeye eklenen başka kişiler de aslında tek kişiden ibarettir; o tek kişi; anlatıcının kendisidir. Anlatıcı, bütün bu kişilere dönüşür farklı mekân/zaman boyutlarında…