Spoiler içerir
Kreutzer Sonat, 109 sayfa, akıcı, 1-2 saatte okunabilecek bir eser. İsmini ilk duyduğumda aklıma Beethoven’ın aynı isimle bilinen sonatı geldiği için araştırmış ve sanat dünyasına büyük etkide bulunan bu sonatın Tolstoy’u da etkilediğini, kitabın isminin buradan geldiğini ve bunun aslında Beethoven’ın müzik dünyasında yapmış olduğu devrimsel tavra bir gönderme olarak görüldüğünü okumuştum. Bu da merakımı artıran etmenlerden biriydi.
1889 yılında yazılan bu kitap, bir tren yolculuğu ile başlıyor ve bu yolculukta aşk ve evlilik üzerine yapılan tartışmalar üzerine karakterlerden Pozdnişev’in başından geçen trajik evliliği tren yolculuğu süresince anlatmasıyla devam ediyor. Mutsuz bir evlilik, nefret ve şiddetli bir kıskançlıkla insanların hayatlarının yokoluşu anlatılıyor. Kitabın başında Pozdnişev’in eşini öldürdüğünü öğreniyor ve sonuna kadar aslında baştan beri işleneceğini bildiğimiz bir cinayete giden adımları okuyoruz. Sürükleyici anlatımıyla ilgi çekici bir okuma olsa da, karakterin ve aslında sonsözde de gördüğümüz üzere yazarın aşk, birliktelik, doğum kontrolü, kadının rolü konularındaki görüşlerini okurken yer yer sinirlendiğim ve gerildiğim, şaşkınlıkla okuduğum bir kitaptı.