Kitabı alırken Türk bir yazardan distopya eseri okuyacağım için çok heyecanlıydım. Gerçekten heyecanıma da değdi, hem siyasi bir eleştiri, hem de distopya türünde bir kitap, gerçekten çok güzeldi. Toplumun sesini çıkarmadığı konulara çok güzel değinmiş yazar, kadınlara, çocuklara yapılan şiddetlerin bu denli arttığı bir dönemde bu kitabı okumuş olmak beni bir yandan da çok üzdü.
Kitabın konusu günümüzden 70 80 yıl sonrasında Üçüncü Dünya Savaşının ardından kurulan bir korku imparatorluğunu konu alıyor ve bu imparatorluk halkı ZTS isimli bir sistemle denetliyor. Bu sistem insanların düşüncelerini okuyor, baskıdan sıkılan insanlar intihara yelteniyor fakat ZTS bunlara bile izin vermiyor.
Ana fikri çıkarmak çok zor, çünkü kitapta çok fazla fikir var. Fakat ana fikir sanırım ki özgürlük diyebiliriz.
Teknik açıdan kitap biraz farklı, 2 3 sayfalık bölümler ile ayrılmış, sürekli farklı birinin gözünden okuyoruz. Bunun sebebini de okurken öğreneceksiniz zaten. Teknik benim çok hoşuma gitti. Yazarı gerçekten tebrik ediyorum, harika bir eser ortaya çıkarmış.