Kur'an-ı Kerim'de Dört Terim kitaplarını, Kur'an-ı Kerim'de Dört Terim sözleri ve alıntılarını, Kur'an-ı Kerim'de Dört Terim yazarlarını, Kur'an-ı Kerim'de Dört Terim yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu noktada,söz konusu niyaz ve yardımı beklenen ilahın keyfiyetinin iyice
anlaşılmasını gerekli görüyorum.Eğer ben susayıp ta su getirmesi için hizmetçimi veya
hastalanıp beni tedavi etmesi için doktoru çağırıyorsam;ne bu çağırma niyaz olarak
nitelendirilebilir ve ne de bu,hizmetçi ya da doktoru ilahlaştırmak manasına gelir.
Çünkü bütün bu olanlar sebep ve sonuç zinciri içerisinde gerçekleşmektedir,dışında
değil.Ancak eğer ben susuzluk hali ya da hastalık durumunda hizmetçi ya da doktoru
çağırmak yerine,herhangi bir veli ya da putu yardımıma çağırırsam, bu tabii ki onları
ilahlaştırmak ve onlara dua etmek olur.Çünkü,benden yüzlerce kilometre uzakta bir
kabirde istirahat etmekte olan veliyi yardımıma çağırmam,onun bu haliyle beni duyup
işittiğini kabul ettiğim manasına gelir.Bana göre,o,sebepler alemine hükmetmektedir
ve bu yüzden de bana su yetiştirmeye ya da hastalığımı gidermeye kadirdir.
Kur’an-ı Kerim Araplara indirildiği için herkes İlah’ın ne manaya geldiğini,Rab diye
kime hitap edildiğini biliyordu.Çünkü bu iki terim onların günlük konuşmalarında
önceden beri kullanılıyordu.Onlar bu terimlerin hangi manalara atfedildiğini biliyordu.Bu
yüzden onlara “Yalnızca Allah,İlah ve Rab’dir,O’nun ilahlık ve rabliğinde başka bir
kimsenin kesinlikle ortaklığı yoktur” denildiğinde onlar bunu tamamen anlamışlardı.Onlar
hiçbir şüphe ve karmaşıklığa mahal bırakmadan başkaları için nelerin nehyedildiği ve
nelerin Allah Teala’ya mahsus kılınacağını idrak etmişti.İslam davetine muhalefet
edenler,Allah’tan başkasının ilahlık ve rabliğini inkar etmenin ne manaya geldiğini bilerek
karşı çıkmıştı.İman edenler de bu akideyi kabul etmekle neleri bırakmaları ve neleri
seçmeleri gerektiğini biliyordu
Allah'ın Rab olduğuna nazari bir şekilde inanmış olmakla beraber, siyasi ve medeni ahlak işlerinde bu varlıkların rubibiyetine teslimiyet gösteriyorlardı. İşte tarihin, ilk anından beri, peygamberlerin yıkmak için devamlı olarak gönderildikleri asıl yanlışlık budur.
Kur'an'ın tüm daveti yalnızca Allah Teala'nın Rab ve İlah olduğu şeklindedir. O'ndan başka ne herhangi bir uluhiyet ne de bir rububiyet vardır. O'nun şeriki de yoktur. Bu yüzden sadece O'nun ilah ve Rab olarak kabul edilmesi, O'ndan başka herkesin ilahlık ve rablik iddiasının reddedilmesi, O'na ibadet edilip başkalarına edilmemesi, dinin yalnız O'na has kılınması, başka dinlerin ise reddedilmesi gerekmektedir.
"Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki ona 'Benden başka ilah olmadığından (sadece) bana ibadet ediniz' diye vahyetmiş olmayalım" (Enbiya 25)
"De ki 'Herşeyin Rabbi O olduğu halde Allah'tan başka Rab mi edineyim? " (E'nam 164)
Esselamu aleyküm ve rahmetullah.
Ümmetin çöküş nedenlerine bakarsak ümmetin Kur'ana yaklaşması gereken ölçüde yaklaşmamasıda önemli bir nedendir. Ümmetin çoğu Kur'an'ı Kerim'i okusa dahi vermek istediği mana ve mesajı anlayamamaktadır. Bu incelediğim kitap'ta İlah, Rabb, Din, İbadet kavramları dört temel terim olarak isimlendirmiş. Bu terimleri çok güzel biçimde açıklamış. Kur'anı anlayıp dinini gerçekten iyi bilmek ve yaşamak isteyen varsa mutlaka bu eserden istifade etmeli.
Son olarak Hz.Ömerin Bir sözünü nakledeyim :)
-Kişi dinini araştırmazsa, yaşadığını din zanneder.
Vesselam...