Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı

Mehmet Ali Gönül

Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı Sözleri ve Alıntıları

Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı sözleri ve alıntılarını, Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı kitap alıntılarını, Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şimon Perez'e gazeteci soruyor: " Kur'an'da Müslümanların sizi yok edeceği söyleniyor, bunun için ne dersiniz?" Kendisinin cevabı enteresandır: "Kur'an'da bahsedilen O Müslümanlar gelsin; biz o zaman düşünürüz".
Sayfa 206Kitabı okudu
Ne zaman başladı bu çözüm süreci ile ilgili girişimler? Sürecin bir yurt dışı tarafı var, bir de yurt içi tarafı. 1998 de Beyaz Saray'in kıdemli danışmanları Henry J. Barkey ve Graham Fuller'in rapor niteliğinde kapsamlı bir Kürt çalışması oldu. "Türkiye'nin Kürt Sorunu" diye bir çalışma, Türkçeye çevrilmemiş. 239 sayfalilk... .Bu rapordaki temel fikir, Geçmişte İslam dünyasının diğer kesimlerinde CHP, BAAS, Nasırcılık, Burgibacılik, Kaddaficilik gibi parti ve akimlar üzerinden ulusal sol, bu sola inanç ve pratik olarak uzak halkın temsilcisi yapıldığı gibi, PKK ulusal solunu da Kürt halkının temsilcisi konumuna çıkarmaktır. Raporun ana hedefi budur. Nasıl oralarda bu şekilde bir temsil oluşmuşsa burada da buna benzer bir temsil oluşturmak istenmiştir. Elbette Barkey ve Fuller, söz konusu yapılara değinmiyorlar, ikinci kısma, yani bölge üzerine, odaklanıyorlardi. Rapor PKK'nin alternatifi, PKK'ye yakın siyasettir, fikri etrafinda dönerken Islami camiaya veya bu bölgede o dönemde çokça söz edilen Hizbullah'a çok az değiniyordu. Raporda bölgenin PKK'ye yakın siyasete bıraklmasının 28 Şubat'a denk gelen o süreçte Necmettin Erbakan liderliğindeki siyasetin alanını da daraltabileceği ima ediliyordu. PKK'nin Türkiye siyaseti için önemine göndermede bulunuluyordu. (Abdulkadir Turan - SDAM Başkanı)
Reklam
Ermeni meseleainin çözümü emperyalist başkentler değil; Diyarbakır'dır, Mardin'dir, Van'dır, Gaziantep'dir, İstanbul'dur. İşte bunun için bizim sorumluluk almamız gerekirz. ..... Düşünebiliyor musunuz? Suriye meselesinin çözümü Moskova'da aranıyor, Paris'te aranıyor.... Niçin Diyarbakır'da aranmıyor? Biz Diyarbakır'daki sorunlarımızı çözemediğimiz için...
Hocama teşekkür ediyorum (Prof. Ahmet Ağırakça'ya hitaben) ve söylediklerine bir katkıda bulunmak istiyorum. Yanlış hatirlamıyorsam Silifke Cezaevi'nde... 90'lı yılların sonlarında ve 2000'li yilların başında Sarf-Nahiv kitapları dahil, hiçbir Arapça kitabın içeriye alınmasına müsaade etmiyorlardı. Oradaki hocalarımız, bu yasağa teslim olmamışlar; Sarf ve Nahiv'i ezbere bildikleri için oturup Izzi'yi ve diğer kitapları ezberlerinden, el yazmasıyla olduğu gibi yazmışlar. Bizim kardeşlerimiz de okuyup öğrenmişlerdi. Hocama tekrar teşekkür ediyorum (Abdulkadir Turan - SDAM Başkanı)
Müslüman Kürt halkı, kendisi üzerinden yürütülen çatışmanın en büyük mağdurudur. Bu nedenle Kürdistan'da yaşayan tüm insanlar, bölgede çözüm ve huzur istemektedirler.
Sayfa 226Kitabı okudu
Bu manada Öcalan'ın bir sözü bana çok ilginç gelmiştir. İtiraf noktasında şöyle der: "Biz Şeyh Said'in fiziken evlatları olabiliriz, çocuğu olabiliriz. Ama "Fikir Çocuğu" değiliz. O bizim fiziki babamız olabilir; ama "Fikir Babamız" değildir.
Sayfa 136Kitabı okudu
Reklam
Medeniyet çatışması noktasında varlıağa yönelik bakış açısı noktasında Kürtlerle devletin arasındaki temel fark; Şeyh Said Efendinin Batı'ya tanıtlmasıyla içeriye tanitlması arasindaki o temel farktır. Türkiye devleti, Batı basınına Şeyh Said Efendiyi anlatırken bu hilafetçidir, gericidir, mürtecidir, şeriatçıdır diyordu. İçeriye ise bu bölücüdür, eşkıyadır diyordu. Yani medeniyet perspektifi açısından Batı'ya mesajını veriyordu. İçeride de İslam Medeniyetinin kavramlarına alışık olan Türklerin hemen ram olmaması için bambaşka bir fobiyi devreye sokarak Şey Said Efendiyi Türkler arasında ötekileştiriyordu. (Vahdettin İnce)
Kardeşliğin hamaseti, edebiyatı, hitabeti, kitabeti bize lazım değil. Kardeşliğin hakikati, ahlakı ve hukuku bize lazım.
"Kürt Meselesi"nde çözüm, ulus devlet paradigmasının ve milliyetçi, liberal bakışın dışına çıkılarak mümkün olabilir. Meselenin adalet temelinde çözüm yolu "İslami bakış açısı ve tarihi tecrübesinde" aranmalıdır. Maalesef şu ana kadar bu bakış açısından uzak durulmuş, tarihi tecrübelerden istifade edilmemiştir.
Sayfa 225Kitabı okudu
Reklam
Devlet yetkilileri, Kürt meselesini silah bıraktırma veya çatışmasızlığa indirgememelidir. Çözümün asli konusu olan Kürtlerin, Kemalist sistem tarafından gasp edilmiş İslami ve insani hakları, asla hiçbir pazarlik konusu yapılmadan ve geciktirilmeden iade edilmelidir.
Sayfa 227Kitabı okudu
Kürt sorunu; bir ad koyma sorunudur, bir isim koyma sorunudur. Kürt sorunu üzerinde düşündüğüm zaman, aklıma merhum Muhammed Hüseyin Merdukiyi Kurdistani'nin "Tarixi Kurd u Kurdistan" ya da diğer adıyla "Tarixi Merduk" kitabında anlattığı bir anekdot gelir. Tahran'dan Mahabad'a doğru giderken -Mahabad onun doğduğu yerdir- memleketini ziyaret etmeye giderken bu arada bir firsat bulup valiliği ziyaret ediyor. Bakıyor ki; bir masanın üzerine birkaç harita sermişler. Üst düzey tüm memurlar beraber harıl harıl bir şeyler arıyorlar. Soruyor "Ne arıyorsunuz?" Diyorlar ki; "Geçenlerde merkezi hükümet bir İngiliz'i görevlendirdi haritalarla ilgili. Bölgenin haritası çıkarıldı. Bizim bunca yildir bilimediğímiz bir koyümüz varmış. Ağam bir köyü tespit etmiş, şimdiye kadar hiç duymadığimız bir köy." "Peki köyün adı nedir?" Vali bey diyor ki "Köyün adı Nazanım'dir. Nasıl olur?.." diyor "Bir gidip bakalım" diyor. "Bu köy nerededir?" Gidiyorlar, bakıyorlar; gerçekten bir köy var. Ama başka bir ismi var. Bilinen tanınan bir köydür. Meğer Mahabat'tan yanlarina almış oldukları rehbere sormuşlar "Bu köyün adı nedir?" diye, bilmiyorum manasında Soranice "nazanım" demiş ve köyün adını öyle kaydetmişler (Vahdettin İnce)
Dünyada Arapça'yı en iyi bilen Kürtlerdir. Bunu her zaman söylüyorum. Dünyada Sarf ve Nahiv kaybolursa bunu Kürt Mollalar tekrar yazabilir. O kadar mükemmelce Arapça'yı biliyorlar. (Prof. Ahmet Ağırakça)
Türkiye ile Suriye arasında sınır çizildiğinde bölgedeki Kürtler ve Araplar bu tabiri kullanmadılar. Türkiye ve Suriye tabirini kullanmadılar. Kürtler "binê xêttê-li ser xattê" diyorlardı. Araplar da "tahtel xat-fewqel xat" diyorlardı. Hiçbir zaman Türkiye ve Suriye tabirleri kullanılmadı, neden? Bu toprakların ayrılmazlıği anlayışı vardı bizde ve hala benim babam Suriye demesini bilmiyor. (Prof. Ahmet Ağırakça)
Bu nedenle Islam ümmetinin Anadolu coğrafyasında yaşayan evlatları olarak bizler, çatışmayı değil, uzlaşmayı: kültürel, düşünsel ve etnik ayrışmayı değil ortak iyide buluşmayı; sorun dilini değil, çözüm dilini beslemeyi; bireysel/grupsal hesaplar yapmayı değil, ortak aklı harekete geçirmeyi esas alan bir yaklaşımla yeni varoluş şekilleri bulmak ve yeni dostluklar kurmak vaktinin geldiğine, bunun hepimizin insani ve Islami sorumluluğu olduğuna inanıyoruz. (Açılış Konuşması - Ersin Eryılmaz)
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.