5 Şubat 1937'de, 3115 sayılı yasa ile 10.4.1928'de 1222 sayılı yasa ile devletin resmi dini ile ilgili maddede yapılan tadilatın ardından bu kez yeni bir değişiklik yapılarak, 1924 anayasasının 2. maddesi şu şekilde sokulmuştur: "Türkiye devleti, Cumhuriyetçi Milliyetçi, halkçı devletçi laik ve inkılapçıdır. Resmi dili Türkçe'dir Makamı Ankara şehridir". 12 Eylül'de her ne kadar, CHP resmen kapatılmış ise de CHP'nin temel ilke ve prensipleri anayasanın değişmez hükmü olarak hala korunmaktadır ve bugün var olan tüm partiler, hala tek parti döneminin izlerini taşımak zorundadır. Çoğulcu görüntü altında tekçi görüş devam etmekte, CHP ilkeleri hala Türk Devletinin resmi ideolojisi olma özelliğini korumaktadır.
20.01.1921 tarihinde 85 nolu 'Kanuni Esasi Kanunu' 1. Maddesinde ilk kez "Hakimiyet bilâ kaydu şart milletindir" hükmü getirildi. 2. maddede ise yürütme ve yasama nın TBMM'ye ait olduğu belirtildi. Bu yasada hilafet ve saltanat tam söz edilmemektedir. Ama yine de laik bir Cumhuriyet de söz konusu değildir.
... Hatta bununla ilgili mecliste müzakereler yapılacak, bir ara İslam dininin yeni rejime uyuşması mümkün görülmediğinden Hristiyanlığın, yeni resmi din olarak kabulü bile teklif edilecekti.
Prof. Hamza Eroğlu, Atatürkçülük el kitabı isimli eserinde dış politikaya yansıyan laiklik uygulamalarıyla ilgili olarak şu bilgileri vermektedir: "Türkiye'nin laikleşmesi, medeni hayatın bir icabı olduğundan, modem hayatın oluşuna, gelişmesine uygun devlet idaresi, iç ve dış politikada da tesirini göstermiştir. Türkiye'nin dış politikasmda