Limon Ağacı kitaplarını, Limon Ağacı sözleri ve alıntılarını, Limon Ağacı yazarlarını, Limon Ağacı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Polonya’dan bir kalıp sabun alırsan, lütfen yüzünü yıka. Büyük bir olasılıkla benden yapılmış bir sabun olacaktır. Böylece ben de yüzüne bir kez daha dokunabileyim.”
Beşir bu otobüs yolculuğunun hızlı mı yoksa yavaş mı geçmesini istediğinden emin değildi. Eğer çabuk geçerse daha erken el-Ramla’da olurdu ama zaman daha yavaş akarsa o zaman her kıvrımı, her sınır taşını, kendi tarihini taşıyan her parçayı daha çok özümseyebilirdi.
İsrail-Filistin olaylarına içerden gözlemle yaklaşılıyor. Gerçek bir hikayeden olması da ayrı üzücü. Gerçi konu çok spesifik değil ama bazı vurucu yerlerinin kurgu olmadığını bildiğiniz zaman kitap ağır geliyor. Filistinli bir adamın çocukluğunda yaşadıkları ve sonrasında anılarının üzerine inşa edilmiş Yahudi yaşamını benimsemeye çalışmasını konu alıyor. Zaten başka da çaresi yok maalesef şu durumda. Çocukken hatırda kalan bazı anlar olur. Yetişkin olduğunuzda basit sayılabilecek bir şey sizi o çocukluk anınıza götürür. Limon ağacı da tam olarak böyle.
Limon AğacıSandy Tolan · Pegasus Yayınları · 20106,5bin okunma
Filistin ve İsrail üzerine iki farklı taraftan kişi üzerinden yazılmış kurgusal olmayan roman benzeri bir yakın tarih kitabı gibi. Yazarın kendisininde ailesinden nazi kamplarında öldürülenler varmış. Olaya barışçıl bakan biri anladığım kadarıyla. Benimse bu sorunla ilgili görüşüm iki taraftan yana da değilim. İki tarafta bana göre hatalı yanları da var haklı yanları da, tarihte yapmış oldukları şeyler de.
Yazar ayrıca gazeteci ve bölge ile alakalı yazıları kitaptan ibaret değil. Objektif yaklaşmış denebilir olaya.
Bu olayda taraf tutanları da anlamış değilim hiçbir zaman.
Okunabilir.
Limon AğacıSandy Tolan · Pegasus Yayınları · 20106,5bin okunma
Bu kitap için araştırma ve raporlama altı dilde yapıldı, bunlardan sadece ikisi İngilizce ve İspanyolca (Sefarad Yahudilerinin dili olan Ladino'ya yakın) konuşuyorum.
"Ama cephane olmadan nasıl savaşacağız?" Glubb, Abdullah'ın başbakanı Tawfiq Abul Huda'ya sordu.
"Ateş etmeyin," diye hatırladı Glubb, "önce Yahudiler ateş etmedikçe."
O sabah, mülteci olarak yaşadıkları kuzeye yarım saat uzaklıktaki bir Filistin tepe kasabası olan Ramallah'tan gelmişlerdi. Kuzenler yola çıkmadan önce arkadaşlarına ve komşularına İsrail denen bu yabancı dünyada nasıl dolaşacaklarını sormuşlardı: Hangi otobüse binmeliyiz? Bir bilet ne kadar? Nasıl satın alırız? Otobüse bindiğimizde kimse evraklarımızı kontrol edecek mi?
Filistinli olduğumuzu öğrenirlerse ne yapacaklar? Beşir ve kuzenleri sabah geç saatlerde Ramallah'tan ayrılmışlardı.