Her şey geçer; acı çektiğin anda, mutluluktan havalara uçtuğun anda...
Yavaş yavaş günler günleri, mevsimler mevsimleri kovaladı, kış geçti bahar geldi, yaz geçti güz geldi; her şey azar azar parça parça aktı, geçti yaralar kapandı.
Sayfa 47 - Doğan Egmont Yayıncılık/1.Baskı: Ocak 2018, İstanbul
Belki birine içini dökmeyi, bütün bu hissettiklerini anlatmayı dilerdi. Ama bulutlar gibi şekil, rüzgârlar gibi yön değiştiren, kendi kendine bile adlandıramadığı bir huzursuzluktan nasıl bahsedecekti ki? Sözcükleri yoktu, olanağı yoktu, cesareti yoktu.
Benim dinim var, kendi dinim, hem de bütün o maskaralıklarıyla, cambazlıklarıyla hepsinden daha çok var! Ben onların aksine Tanrı'ya hayranım! Ulu güce, Yaratıcı'ya inanırım, kim olduğunun bir önemi yok, vatandaşlık görevlerimizi, aile reisliği görevlerimizi yapmamız için bizi bu dünyaya gönderene inanırım ama kiliseye gitmeye, gümüş çanakları öpmeye, bizden daha iyi beslenen bir sürü soytarıyı kendi cebimden harcayarak semirtmeye ihtiyacım yok. Zira insan Tanrı'yı ormanda, tarlada hatta gökyüzüne bakarak bile anabilir.