Eyvah! Ne yer, ne yar kaldı,
Gönlüm dolu ah ve inleme kaldı.
Şimdi buradaydı gitti elden,
Gitti ebede gelip ezelden.
Ben gittim, o toz toprak içinde kaldı,
Bir köşede darmadağınık kaldı;
Geriye o gönül arkadaşından, eyvah!
Beyrut’ta bir mezar kaldı.
Eyvâh! .. Ne yer, ne yâr kaldı,
Gönlüm dolu âh ü zâr kaldı.
Şimdi buradaydı gitti elden,
Gitti ebede gelip ezelden.
Ben gittim o hâksâr kaldı,
Bir kûşede târumâr kaldı.
Bâkî o, enîs–i dilden eyvâh!
Beyrût’ta bir mezâr kaldı.