Eyvâh! .. Ne yer, ne yâr kaldı,
Gönlüm dolu âh ü zâr kaldı.
Şimdi buradaydı gitti elden,
Gitti ebede gelip ezelden.
Ben gittim o hâksâr kaldı,
Bir kûşede târumâr kaldı.
Bâkî o, enîs–i dilden eyvâh!
Beyrût’ta bir mezâr kaldı.
Çık Fatma, mezardan ayağa kalkma et,
Yıldızlara doğru bir yürüme et.
Bir melek gibi cisim olup çık,
Bir gölge, ya bir hayal olup çık.
Düşüncemden karanlığı giderme et,
Nurunla yok olmamı tamam et.
Gelecekten doğma et ey sevgili.
Ruhumca isteğini ifade et.
Uzağım meleğimle cennetimden;
Anlardı nedir bu gücenmem,
Uzağım, diyeyim mi, hasretimden?..
Sağ olsa görürdü ağlayan durumumu, Eyvah... Bu sözde hayretimden;
Etsem mi kaçma dehşetimden?...
Yarabbi, ben onu nasıl severdim!..
Bitmez mi idim sevgimden?